• Mucit Bültenimize hoş geldiniz Murat Bey, öncelikle sizi biraz yakından tanıyabilir miyiz? Sizin girişimcilik öykünüz nasıl başladı?

TED Ankara Koleji’nde lise eğitimini tamamladıktan sonra Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü’nden 1999 yılında mezun oldum. Finans, hizmet, enerji ve dijital sektörlerinde yerli ve yabancı birçok şirkette 20 seneye yakın çalıştıktan sonra Me Consultancy adlı firmayı kurdum. Kurumsal hayata dair hedeflerimi tamamladığımı düşündüğüm bir anda kafamdan geçenleri hayata geçirmek istedim ve kendimi girişimci olarak buldum. Her zaman kendi işimi yapmak istediğimden önüme fırsat çıkınca bunu değerlendirmek istedim. Şu anda dijital ile alakalı konularda eğitim, etkinlik ve danışmanlık hizmetleri veriyorum, sektörde canlı yayınlar ile farklı platformlardan insanlara ulaşıp onların kişisel gelişimlerine katkıda bulunuyorum.

  • Girişimcilik sonradan kazanılan bir yetkinlik mi sizce? Girişimci olunur mu doğulur mu?

Bunun cevabını bilmiyorum ama sanırım bazı şeyler küçük yaşlarda şekilleniyor. İhtiyacım olmamasına rağmen okul yıllarında Tommiks – Teksas, üniversite yıllarında da yurtdışından getirdiğim parfümleri sattım. Ankara’dan Bodrum’a düzenlediğimiz turlar sayesinde de hem güzel paralar kazandım hem de okulda öğrendiğimiz teorik bilgiyi pratik etme şansı buldum. Girişimcilik denince hep akla insanın kendi firmasını kurması geliyor ama kurumsal hayatta da çalıştığınız firmada girişimci olabilir firmanızın farklı işler yapmanıza katkıda bulunabilirsiniz.

  • Son dönemlerde Türkiye’nin ilk unicorn’unun sahneye (Peak) çıkışı gibi girişimcilik adına güzel gelişmeler tanık oluyoruz. Siz bu gelişmeleri ve genel olarak Türkiye’deki girişimcilik ekosistemini nasıl değerlendiriyorsunuz? 

İnanılmaz motive eden ve hepimizi mutlu eden bir gelişme ama hala ana faaliyeti oyun olan bir firmaya neden bu kadar para verildiğini anlamayan yüzbinlerce insan var. Başka sektörden bir firma için bu kadar kısa zamanda böyle yüksek bir değerleme yapılmış olsa aylardır konuşulurdu ama dijital olunca maalesef bir süre sonra etkisini yitiriyor. Girişimcilik ekosistemi her dönem daha da gelişiyor, girişimcilere destek olan kurumların sayısı artıyor ama iş firmalara yatırım yapmaya gelince orada hala yurtdışına göre zayıf kaldığımızı düşünüyorum.

  • Dünyada ve Türkiye’de son dönemde en başarılı bulduğunuz girişimler neler?

Türkiye’de başarılı bulduklarım Ticimax, Propars, PayTR, Insider, Iyzico, Pisano, Kolay İK, BiTaksi, Yemeksepeti, Getir, Armut, Vedubox, Tutumlu Anne, Bulutistan ve Faladdin’i söyleyebilirim. Yurtdışında başarılı bulduklarım ise MasterClass, Canva ve Streamyard.

  • Pandemi dönemi, genel olarak sektörleri ve girişimcilik ekosistemini nasıl etkiliyor ülkemizde ve dünyada? Bu süreci sağlıklı atlatabilmek için girişimler neler yapmalı?

Bu dönem hepimiz için zor, zamanında büyük firmalar çok büyük hata yapmazsa bu krizi atlatır derdik ama bu öyle bir dönemki küçük büyük fark etmeksizin her markayı zorluyor, zorlamaya da devam edecek. Bu dönemi minimum hasarla atlatabilmek için firmaların iş yapış şekillerini değiştirmeleri, her ne olursa olsun markanın her koşulda hizmet verebilecek durumda olmasını sağlamaları ve nakit akışlarını iyi düzenlemeleri gerekiyor.    

  • Pandemi dönemi girişimler için riskler kadar fırsatlar da oluşturabilir mi? Bu anlamda pandeminin öne çıkardığı sektörler neler? Önümüzdeki dönemde hangi alanda daha çok girişim görmeye başlayacağız sizce? Ve yatırımlar hangi alanlarda yoğunlaşacak?

2000 yılında ekonomik kriz olduğunda hatırlarsanız çoğu banka kapatılmıştı, finans sektörü ciddi darbe almıştı. O kriz sonrası finansal kurumlar her konuda kendilerini yenilediler ve dijital dönüşüme çok hızlı şekilde adapte oldular. Şimdi hangi sektör dijital dönüşüm konusunda aktif dediğimizde ilk aklımıza bankalar geliyor yani demem şu ki her dönem krizler oluyor ve bunlardan büyüyerek çıkan firmalar olabiliyor bu anlamda bu krizde de herkes için fırsatlar var. İnsanların farklı konularda minimum temasla markalardan hizmet almalarını sağlayacak her girişim büyüyecek ve yatırım alacak. Yapay zeka, nesnelerin interneti ve online yayın yapmayı sağlayan her türlü aplikasyon veya platform çok daha hızlı büyüyecek.  

  • E-ticaret yine özellikle de pandemiyle birlikte giderek yıldızı daha fazla yükselen bir alan. Sizin bu alan özel programlar hayata geçirdiğinizi biliyoruz. Sizin bu alanda en başarılı bulduğunuz uygulamalar hangileri? Ve uzmanlığınız doğrultusunda, E-ticaret alanında girişim fikirleri olanlara ne gibi tavsiyeleriniz olur?

Her hafta e-ticaret sohbetleri adlı etkinliklerde birbirinden değerli e-ticaret yöneticilerini ağırlıyor, gündemdeki konuları tartışıyor ve bizi izleyenlerin sorularını cevaplandırıyoruz. Aynı zamanda her ay e-ticarete başlıyorum adlı bir eğitim programı düzenliyor, 15 uzman ile pazarlamasından, yazılımına, hukuktan finansa her şeyi anlatıyoruz. Kimler başarılı derseniz herkesin kendine göre farklı başarıları var. 

Ticaret Bakanlığının verilerine göre 2020 senesinin ilk 6 ayında geçen senenin aynı dönemine göre cirolarda %64 artış olurken fiziki mağazası olan büyük markaların online tarafta 3 haneli büyüme rakamlarına ulaştığını görüyoruz. E-ticarete başlayacak kişilere öncelikle bu işin kolay olmadığını söylemek isterim. Doğru ürünü bulmak, iyi pazarlama yapmak, yeniliklere açık olmak, rakiplerin neler yaptıklarına bakmak, müşteriler ile iyi ilişkiler kurmak, teknolojiyi iyi takip etmek, üçüncü parti firmalarla iyi ilişki kurmak gibi şeyleri tavsiye ederim.   

  • Pandemi ile birlikte müşteri ihtiyaçları da keskin şekilde değişiyor. Bu ihtiyaçların oluşturacağı yeni iş alanları neler olacak sizce?

Bununla alakalı yukarıda benzer bir soru vardı, o yüzden cevaplamıyorum.

  • Kurum içi girişimcilik, pek çok beyaz yakalıya işlerini koruyarak girişimcilik yapma fırsatı sunarken, şirketlere de daha yenilikçi ve girişimci ruhlu çalışanları istihdam etme fırsatı sağlıyor. Siz genel olarak kurum içi girişimcilik uygulamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Çalışan için “girişimci gibi düşünmek” ne anlama gelmeli sizce?

Geçmişe baktığımızda da aslında bu terim vardı ama adı konmamış ve firmalar tarafından altı çok doldurulmamıştı. Ben her çalıştığım firmayı kendi firmam gibi düşünüp öyle çalıştım, yapılan harcamalar kendi cebimden çıkıyormuş gibi düşünüp bütçeyi dikkatli kullanmaya çalıştım, elde edilen gelir benim cebime girecekmiş gibi de işi büyütmek için operasyonundan pazarlamasına kadar neler yapmak lazımsa elimden geldiğince yapmaya çalıştım. Yeniliklere açık olup firmayı büyütmek ve piyasadaki fırsatlara odaklanıp zaman zaman riskler de alarak hızlı kararlar vermeye çalıştım. Şu anda kendi firmamın başındayım ve geçmişe baktığımda aslında çalıştığım firmalarda girişimci kafasıyla çalışmış olduğumu görüyorum. Bu arada hatalar da yapmışız ama bunlardan ders alıp bir şekilde doğru yolu bulmuşuz.  Girişimci gibi düşünmek denince aklıma ilk gelenleri özetledim, firmalardaki yöneticiler çalışanlarına sorumluluk ve yetkiyi aynı anda verirse, belli dönemlerde işi denetleyip destek olunması gereken yerlerde destek olursa kurum içi girişimcilik hedefine ulaşmış olur. 

  • Pandemiden sonra girişimci olmak isteyenleri nasıl bir süreç bekliyor? Nereden başlayacağını bilemeyen “Girişimci ruh”lara, ne gibi tavsiyeleriniz olur? 

Türkiye’de herkes girişimci ama iş aksiyon almaya gelince konfor alanını terk etmek zor geliyor, bu da anlaşılır bir şey. Her ay başı ne maaş aldığını bildiğin bir dünyadan ne olacağını bilmediğiniz bir dünyaya geçmek herkesin harcı değil. 

Kimisi okuldan mezun olur olmaz girişimci ol nasıl olsa kaybedeceğin bir şey yok diyor ama bence kurumsal hayatı görmek insana çok büyük deneyimler kazandırıyor. Kurumsal hayatı iyi kötü deneyimleyen herkes nerede ne yapılması gerektiğini daha iyi biliyor ve işi kuralına göre yapıyor. Bazen yeni mezun olup girişimci olan arkadaşları görüyorum, ne düzgün bir e-posta atmayı ne müşteriyi nasıl takip edeceklerini ne de bilinmesi gereken bazı şeyleri yani işin raconunu bilmiyorlar. 

Bu anlamda ben belli bir kurumsal tecrübeden sonra iş kurmanın daha faydalı olacağını ve burada elde edilmiş networking’in de destekleyici olduğunu düşünüyorum. Girişimci olmak isteyenler bence kendilerinden deneyimli girişimcileri dinlesin, kitaplarını veya röportajlarını okusun, bol bol networking yapıp kendi alanlarında en iyi olmaya çalışsınlar. Ben 20 seneye yakın kurumsal hayatta çalıştım ve 40’ından sonra girişimci oldum, hala hatalar yapabiliyorum ama ben her şeyi bilirim demeden benden yaşı küçük veya büyük herkese bilmediğim ya da öğrenmek istediğim konuları mutlaka danışır fikirlerini alırım. Özellikle genç arkadaşlardan çok öğreniyorum, biz yaş gereği hem eskiyi hem yeniyi bilen bir nesil olarak bazen bazı olayları onlar gibi yorumlayamıyor olabiliriz, bu da gayet doğal bu yüzden soru sormak iyidir, tavsiye ederim. 

Ülkemizde girişimcilik zor olduğu gibi birde o zor bu zor diye gençleri motive etmek yerine tam tersi korkuturlar, benim en büyük tavsiyem hiçbir şeyden korkmasınlar, kendilerine bir hedef koysunlar ve bunun peşinden gitsinler. 

Bu röportaj Türk Telekom Mucit Bülten Dergisinde yer almıştır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here