Karlar Düşer, Düşer Düşer Ağlarım..

0
364

Sevgili Dostlar,

80’li yılların ikinci yarısında her alanda başlayan değişim müziğe de yansımış birçok genç pop müzik arenasında yer almaya başlamış, Emel – Erdal ikilisinin ismi de bugünlerde popüler olmuştu. Bir süre sonra bu iki genç yollarına tek başına devam etme kararı almış, Emel Müftüoğlu 90’lı yıllarda fırtına gibi esmiş ve en çok satanlar arasında yer almıştı. Mailin başlığında yazdığım “Karlar Düşer” Emel’in ilk çıkış şarkısıydı,  aradan 30 yıl geçmesine rağmen, geçen hafta İstanbul’daki karlı havada aklıma gelen ilk şarkıydı.

Ben belki merkezi bir yerde oturmamdan, dışarıya çıkmadan da işimi yapabilme lüksüne sahip olduğumdan ve oturduğum bölgeye aralıklı olarak kar yağmadığından dolayı sıkıntı yaşamadım ama ekranlarda olanı biteni görünce, hele de yolda saatlerce kalanları izleyince ne diyeceğimi şaşırdım. Oldum olası İstanbul’da böyle sıkı kar yağdığında veya farklı afetler yaşandığında çok tatsız görüntülerle karşılaşıldı ve hiç konuşulmadı ama bu sefer TV ekranlarında bu konuyla alakalı tartışmaları izledik.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ulaştırma Bakanlığı arasında geçen orası senin bölgen burası benim bölgem tartışmaları, milyarca dolara yapılan yeni havalimanında uçuşların yapılamamasından dolayı mahsur kalan binlerce yolcunun isyan görüntüleri, belediye başkanının bir balıkçıda yemek yemesi normal mi anormal mi atışmaları gibi birçok konu konuşuldu. Benim buradan çıkardığım iki en önemli derse gelirsek, ilki Kriz Yönetiminin ne kadar önemli olduğuydu, bu anlamda herkes sınıfta kaldı. İkinci ders ise sosyal medya’da sırf taraf olmak için bilip bilmeden yorum yapmamanın önemiydi, gene çoğu kişi teyit etmeden bir takım şeyler paylaştı, sonradan da bunları silmek zorunda kaldı.

Gelelim daha önemli konuya, Allah korusun, İstanbul’da bir deprem olduğunda, ki birgün olacak, biz-siz tartışmaları vatandaşı maalesef korumayacak, inşallah en kısa zamanda eksiklikler giderilir ve olası felaketlere daha iyi hazırlıklar yapılır. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, çarpık kentleşmenin en iyi örneklerinden biri olduğundan İstanbul’da istediğin kadar önlem al, gene sıkıntılar yaşanacak, üzücü ama gerçek. E pek biz neden burada yaşıyoruz, bu da ayrı bir yazı konusu…

Madem konu Emel’den açıldı, yukarıda paylaştığım şarkının linkine tıklayıp izlediyseniz o dönemin ne kadar serbest olduğunu daha iyi anlarsınız. Klibin o dönem tartışıldığını hiç hatırlamıyorum, ben bugünde tartışmam o ayrı mesele ama halkın çoğunluğu bunu şikayet eder, devreye her zaman olduğu gibi RTÜK girer, mevzu uzar gider, bugünlerde her yerde uzayıp giden Gülşen vakası gibi. Ne Gülşenmiş arkadaş, 96 senesindeki çıkış şarkısı ve Erol Köse ile olan yasak ilişkisi hala dün gibi aklımda. Bugünlerde ise tek konu Gülşen’in sahne kostümü, kimisi ayakta alkışlıyor kimisi eleştiri yağmuruna tutuyor, isteyen istediğini giyer, beni ilgilendirmez ama geçenlerde bir magazin programında denk geldim, şaşırmadım desem yalan olur. Sahnede o kadar abartılı danslar ediyordu ki, millet alkışladıkça dozda artıyordu ki, cidden saçma geldi. Bu arada böyle durumlarda herkesin ahlak polisi kesilmesi de ayrı bir konu, özellikle de gözden düşen ne kadar ünlü şarkıcı varsa illa görüş belirtir, konu böyle uzayıp gider…

Kar yağışı ve Gülşen kadar konuşulmayan ama ikisinden de kat ve kat önemli bir konu vardı; doğalgaz ve elektrik kesintileri. İran’ın gaz bağlantılarındaki teknik sorun nedeniyle 10 günlüğüne Türkiye’ye doğalgaz akışını kısacağını duyurması ve TEİAŞ’ın OSB’lerde 72 saat boyunca elektrik kesintisi yapılacağını söylemesi sonrası sanayiciler çok zor durumda kaldı. Çok farklı kanallardan yazılar okumaya ve konuyu daha iyi anlamaya çalıştım, bir hafta üretim dursa ne olur ki diyenleri duydum ama pek öyle değil.

Bazı makinelerin %100 çalışır hale gelebilmesi için 12 saat önceden açılması gibi çok büyük üretimlerin olduğu, işleyişte ufak bir aksama olduğunda yapılan işin çöpe gittiği, bazı üretilen ürünlerin bozulmaması veya doğru kıvama gelmesi için onlara özel 7/24 çalışan soğutma işlemlerinin olduğu ve büyük rakamların döndüğü çok büyük bir dünyadan bahsediyoruz. Üretim kayıpları, kısıtlamaların uzaması durumunda enerji maliyetlerinin artışı ve bunun ürünlerin fiyatına yansıması ilk akla gelenler. Önceden yedeklenmiş gaz miktarının ne kadar olduğu, böyle durumlarda ne tip önlemler alınması gerektiği gibi konular ise soru işareti, bu durum hep savunduğumuz bir konuyu gene gündeme çıkardı, yenilenebilir enerji, belki bundan sonra bu konuyla alakalı daha ciddi ve büyük yatırımlar olur, bu tip durumlarda x ülkeye bağımlı kalmaktan biraz olsun kurtuluruz.

Haftanın son günlerinde ise gündemde Trendyol kuryelerinin aldıkları zammı beğenmeyip buna direnmesi ve istedikleri maaşı alana kadar mücadele etmeleri vardı. Bu tip konularda halk hep güçsüzden yana olur, doğru veya yanlış demiyorum, ama Trendyol’un konuyla alakalı basın açıklamasını okuduğumda sanki olayların yansıtıldığı gibi olmadığı gibi bir durum vardı, neyse herkes hakkını alsın insani şartlarda yaşasın tek temennimiz bu tabi ki.  Basın bu tip konuları manşetten öyle bir duyuruyor ki, alt başlıkları okumayanlar “ben x mesleği yapıyorum bir kurye kadar para kazanmıyorum” gibisinden serzenişlere başlıyor.

Bahsi geçen 12.500 TL her ay belli şartları yerine getirirsen kazanılıyor, ayrıca kullanılan aracın yakıtı, bakımı, bağkuru, muhasebecisi ve vergileri de gene kuryeye ait, yani ele geçen rakam bahsedilenden daha az oluyor. Bu tip haykırışları yapanları bir yere kadar anlayabiliyorum ama hak vermiyorum, “o zaman sende kurye ol, bu işin ne zor şartlarda yapıldığını kendin gör” diyor iç sesim. Karda kışta paket taşırsın, insanlardan azar işitirsin ve “bir kurye kadar” gibi cümlelerin öznesi olursun, haksız mıyım?

Birde şöyle bir gerçek var, popüler veya çok kazandıran işlerin içinde olduğunda sende iyi para kazanıyorsun. E-ticaret ile alakalı en önemli kısımlardan birisi lojistik, müşteri ürünü almazsa para kazanamazsın, o yüzden burada çalışan kişiler elbette bir şekilde daha avantajlı konuma geliyor. Seneler önce yurtdışına öğrenci gönderdiğim firmada binlerce öğrenciyi yurtdışına gönderiyor, ekip olarak satış rekorları kırsakta diğer sektörlerde çalışan arkadaşlarım kadar para kazanamıyordum, ki benim çalıştığım firma da sektörün en büyük ve en öncü firmalarından birisiydi. Konuyla alakalı o dönemki genel müdürüm, “aldığımız maaşlar sektörün büyüklüğü ve yapılan cirolar ile alakalı, aynı eforu farklı bir yerde göstersek emin ol 3 kat fazla para kazanırdık” diyerek acı gerçeği yüzüme vurmuştu, bunu hiç unutmadım ve sektör seçiminin bu anlamda ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlamış oldum. Madem konu kurye maaşlarından açıldı, Getir çalışanlarının hangi ülkede ne kadar para kazandıkları ile de genel kültürümüzü artıralım.

Bu hafta etkinlik yok mu dersiniz, Cuma akşamı benim için çok anlamlı bir etkinlik var. Dijital dönüşüme ayak uyduran, rekabetçi ve e-ticaret alanında daha güçlü kadınların buluşma noktası olan E-Ticaret Kadınlar Kulübü’nün ikinci dönem mezunlarını harika bir törenle alkışlayacağız. Penti’nin katkılarıyla düzenleyeceğimiz mezuniyet töreninde birbirinden değerli konuklarla ve ilk 3’e giren girişimci kadınlarla sohbet edeceğiz, mutlaka bekleriz. Bu arada 3. dönem için başvurular hala devam ediyor, e-ticarete ilgi duyan kadınları bu platforma mutlaka bekliyoruz, kayıt formu gelecek hafta içinde kapanacak.

Finali sosyal medyada denk gelen bu trajikomik video ile yapalım. Mezarda video çekilmesine mi, kadının dediklerine mi, olayın absürtlüğüne mi, adamın tepkisizliğine mi gülsem bilemedim, bakalım siz ne düşüneceksiniz.

Radarıma takılanlara bakarsak; 

-) Biz İstanbul’da kar yağdığında yollar kaç saatte açıldı diye tartışa duralım Atina’da kar nedeniyle yolda kalanlardan bu yolları inşa eden ve işleten Attiki Ulaşım Şirketi özür diledi ve tazminat ödeyeceğini açıkladı.

-) Suudi Arabistan, Müslümanların Kabe üzerindeki Hacerülesved taşını sanal olarak ziyaret etmelerini sağlayan bir Metaverse girişimi başlattı. Seneler sonra bu iş online hacı olmak gibi bir yere doğru gider mi zamanla göreceğiz.

-) Birçok firmada hala zam oranları ile alakalı bir karara varılamadığından çalışanlarda gergin bir bekleyişin olduğunu duyarken, bazı firmaların ise bununla alakalı hızlı adımlar attıklarını okuyoruz. İş Bankası da bunlardan birisi, banka çalışanlarının maaşlarına %51 zam yapılmış.

-) Facebook’tan Türkiye’ye rest: Baskı olursa temsilciyi geri çekeriz.

-) Time’ın iş ilanında özgeçmişin dışında birde Eth adresini istemesi çok ses getirdi.

-) Alışveriş yaparken o web sayfasından ürün satın almış insanların görüşleri satın almada önemli bir kriter, görünen o ki bundan sonra buna da güvenmemek lazım. Avrupa Birliği Komisyonunun raporuna göre alışveriş sitelerindeki yorumların güvenilir olmadığı ortaya çıktı.

-) Nedenini bilmiyorum ama yurtdışına açılmış diğer Türk firmaları kadar basında fazla yer almayan Armut’tan güzel haberler geldi. 8 ülkede faaliyet gösteren firma geçen seneyi %111 büyümeyle kapatmış.

-) Çevreyle alakalı güzel haberleri okuyunca içim açılıyor. Geliştirilen mekanik ağaçlarının karbondioksit emilimi yapabileceğini ve iklim değişikliğinin etkilerinden insanları kurtarabileceğini belirtildi.

-) Domino’s Türkiye siber saldırıya uğradı, birçok insanın kişisel bilgileri ele geçirildi.

-) Elon Musk, McDonalds’a kripto para ile ödeme alma karşılığında ilginç bir teklifte bulundu.

Kafa dağıtmak için;

-) Bu günlerde ne okusam, ne dinlesem, ne izlesem diyorsanız Sadece 5 Dakika ekibi olarak hazırladığımız haftalık önerilere buradan bakabilirsiniz.

-) Haftanın spor, sağlık, magazin ve sinema haberleri için Sadece 5 Dakika ekibi olarak hazırladığımız Pazar bültenine buradan göz atabilirsiniz.

Bu yazıyı bir web sayfasında veya sosyal medya kanalında okuduysanız, formatı beğendiyseniz ve her hafta düzenli olarak size de bu e-bültenin gönderilmesini istiyorsanız bu linkten e-bültenimize üye olabilirsiniz.

Güzel bir hafta olması dileğiyle
Sevgiler
Murat Erdör

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here