Mirkelam Bir Gecede Nasıl Meşhur Oldu?

1
191

Sevgili Dostlar,

Instagram’da eminim denk gelmişsinizdir, herkes “bu sene Spotify’dan en çok dinlediğim ilk 5 şarkı” diye bir paylaşımda bulunuyor. Ben paylaşmadım çünkü ben Spotify değil Apple Music’den şarkı dinliyorum, o yüzden de benim top 5’i verilerle açıklama şansım yok ama aşağı yukarı biliyorum. Paylaşanlara saygım sonsuz ama bu tip içerikleri paylaşmak bana saçma geliyor, kim ilgilensin yahu benim ne dinlediğimle

Bu arada Spotify her sene olduğu gibi “bu sene en çok kim dinlendi” listesini açıkladı, listeye bakınca bilmediğim ne kadar insan var dedim içimden, her saniye yeni bir içeriğin üretildiği günümüzde her şeyi bilmek imkansız gibisinden kendimi avuttum ama sanki yaş 46 olunca, ki ay sonunda 47’den yaş alacağım, sanki popüler kültürden uzaklaştım mı diye de düşünmeden edemedim.

Senenin en çok dinlenen sanatçısı UZI olmuş, düşündüm taşındım çıkartamadım, tanıdık kim var diye bakarken en çok dinlenen kadın sanatçılar listesinde birinciliği son 5 yıldır kimseye kaptırmayan isim Sezen Aksu’yu görünce sevindim, kuşaklar değişse bile hala bir numara olabilmek cidden başarı. Aklıma 91 senesinin Datça yazı geldi, yeni albümü çıkmış, elimizde walkman, içinde kaset, baştan sonra dinlerdik, tek derdimiz kalem pilimiz bitmesindi. Şimdi ise cep telefonuna yüklediğin Spotify’dan binlerce şarkıyı dinleme şansın var, değişmeyen dert gene pil bitmesin, ya da telefonun şarjı diyelim.

En çok dinlenen şarkı KÖFN’’un “Bi’ Tek Ben Anlarım” olmuş, bunu biliyorum çünkü ekranlarda (TV ekranı mı, PC ekranı mı bilemedim, artık ekran çok malum) gördüğümde klibi çok ilginç gelmişti. Eski bir binada, aynı koridorda iki adam sanatlarını icra ederken ben burası İstanbul Kabataş’da devlet dairesini andıran eski binalardan birisi mi diye düşünüp durmuştum. En çok dinlenen podcast ise kültür, sanat, edebiyat, felsefe ve daha pek çok başlıkta içerik sunan “Ortamlarda Satılacak Bilgi” olmuş. Hala dinlemediyseniz bu linkten takibe alabilirsiniz.

Müzik olunca doğal olarak aklıma 90’larda yükselen Türkçe pop furyası geldi, bugün için belki birşey ifade etmeyen ama o zamanların en çok izlenen Kral TV Müzik Ödülleri geceleri, o dönem meşhur olan Tarkan, Burak Kut, Serdar Ortaç, Mustafa Sandal, Kenan Doğulu, Çelik, Yaşar, Rafet El Roman, Hakan Peker, Levent Yüksel, Soner Arıca, Yonca Evcimik, Sertab Erener, Candan Erçetin, Yıldız Tilbe, Aşkın Nur Yengi, Gülşen, Nazan Öncel, Bendeniz ve daha niceleri geçti gözümün önünden.

Acı ama gerçek tam otuz sene geçmiş, hangisi hala müzik piyasasında diye düşündüm, bir elin parmaklarını bile geçmiyor, markalar gibi işte, kalıcı olan var kaybolan var, sürdürülebilir olmak zor iş. Bu listeye eklemediğim ama bana hep enteresan gelen birisi var, o da Mirkelam.

Günümüz dünyasında iletişim kanallarının çokluğu sayesinde sanatçı olmadan ünlü olan milyonlar var, artık tanınır olmak eskisi gibi zor değil ama o günlerde kitleler tarafından bilinir birisi olmak o kadar kolay değildi. Medyada yer almak için kontaklarının olması, sektörde yer alan insanlarla iyi ilişkiler içinde olman gerekiyordu. Ne kadar ilginç değil mi, belki cep telefonunuza koyacağınız bir video ile saatler içinde milyonlarca izlenip o gece meşhur olacak, bir hafta boyunca herkes sizi konuşacak, belki de sürekli içerik üreterek markaların dikkatini çekecek bir fenomen olup yüksek rakamlar karşılığında marka tanıtımı yapan birisi olarak kendinizi bambaşka dünyalarda bulacaksınız, ne acayip bir değişim değil mi?

Mirkelam işte bu yüzden ilginç bir örnek, koşan adam olarak her TV kanalında bir anda önümüze çıktı ve bir gecede meşhur olan adam olarak hafızalara kazındı. Şimdilerde pek görünmüyor ama bu özelliği ile unutulmazlar arasında yer aldı. Bu arada Mirkelam’ın tarzı bana hep ilginç geldi, sizin favori şarkınız ne bilmiyorum ama benimkisi açık ara Asuman Pansuman.

Madem bugün geçmişe gidip geliyoruz, oradan devam edelim. Geçen ay Arya Women’un davetlisi olarak İş Bankası Kulelerde bulunan İstanbul Girişimcilik şubesinde girişimci kadınlara e-ticaret ile alakalı bir konuşma yaptım. Bu binanın benim için farklı bir anlamı var çünkü bende bu binada yer alan bir firmada çalışıyordum. Dönemin en popüler binalarından birisi olunca buradaki yemek alanında yer almak çok büyük prestijdi. O gün sunum öncesi ne yiyebilirim diye aşağı indiğimde yıllarca orada yer alan çoğu markanın artık olmadığını, hatta boşalttıkları dükkanların hala boş olduğunu gördüm. Oradaki güvenlik ile sohbet ettim, “neredeler dedim, pandemi döneminde çoğu kapattı gitti cevabını aldım”. Rahmetli Demirel “dün dündür bugün bugündür” derdi, cidden öyle, her an her şey olabilir, değişen dünya düzeninde ayakta kalmak için gözleri dört açmak gerekiyor.

O dönem çalışmakta olduğum aracı kurumun internet şubesini açmış, yemek alanı popüler olduğundan da buranın girişine web sayfamızı duyurabilmek için bize özel bir yer yaptırmayı, birkaç bilgisayar koyup insanların borsayı anlık takip edebilmelerini sağlamak üzerine projeler düşünmüş, bina yönetimi ile konuşmuş ama sonrasında yapmamıştık. Bu dönemde ise internette vereceğiniz reklamlar sayesinde anında milyonlarca kişiye ulaşma ve web sayfasından ziyade mobil aplikasyonu duyurma, o günkü alana verilecek kiradan çok daha uygun bütçe ile bunu yapma imkanınız var. Web sayfası değil mobil aplikasyon, geleneksel pazarlama yerine öncelikle internet reklamcılığı, nereden nereye diyor insan içinden.

Dün ise hayatımın en güzel yıllarının geçtiği Taksim Gümüşsuyu’ndaydım, burada yer alan yabancı bir firmada 7.5 sene çalışmış, bugünlere gelmemde katkısı olan çoğu şeyi o dönemde öğrenmiştim. Ofisimiz en üst katta eski bir daireydi, boğaz manzarası hele de akşam saatlerinde beni benden alıyordu, zaten iş görüşmesine geldiğimde de camı açmış dışarıyı izlemiştim. Sonradan can ciğer arkadaş olduğum çalışma arkadaşlarım o gün benim bu hareketimi görünce “bu adam hayatında ilk kez mi deniz görüyor” diye kendi aralarında baya gülüşmüşler, e Ankara çocuğuyuz, öyle manzara görünce diğer adaylar gibi oturmak yerine camı açmışız, normal…

Son yıllarda burada da çok değişim oldu, eski dükkanların çoğu ya market, ya yemek satan bir mekan ya da kahveci oldu. O günlerden kalan 3-4 esnaf var, birisi ile “ne olacak bu Fener’in hali” başlıklı sohbetler ediyoruz, bir diğeri kömür ateşi ile döner yapan nadir yerlerden birisi olduğundan mutlaka girip birşeyler yiyorum, en son mekan ise benim berber, yirmi senedir aynı yere gidiyorum, orada muhabbet zaten hiç bitmiyor.

O çalıştığım firmada yurtdışına öğrenci gönderiyorduk ve her ay velilere bir otelde fiziki etkinlikler düzenliyorduk. 2007 senesinde İsviçre’de her üç ayda bir yapılan toplantıların birisinde artık online etkinlikler yapmaya başlıyoruz böylece hem daha fazla insana erişim sağlayacak hem de daha az masrafınız olacak denmişti. Toplantıda birçok ülkeden gelen insan vardı ve hiç unutmuyorum hepimiz birbirimize nasıl olacak bu diye boş boş bakmıştık. Hayatımda ilk kez webinar kelimesini o gün duymuştum, hayat ne ilginç o gün duyduğum bu terim şimdi benim mesleğim oldu.

O dönem webinarlara başladık, insanlar müthiş ilgi gösterdi, bizde çok sevdik, çok kolaydı, masrafı yoktu, internet bugünkü gibi hızlı değildi ama sıkıntı yaşadığımı hatırlamıyorum. O günkü teknolojiye bakıyorum birde bugüne, şimdilerde bir webinar yapıyorsun alttan yazı geçiyor, üstte firmanın logosu, ister sunum yap ister şarkı çal, ister başka bir şey yap, hayal gücün ne kadar genişse o kadar çok şey yapabiliyorsun.

Gene aynı firmada çalışırken online eğitim diye bir şeyden bahsedilmiş, insanların internet üzerinden İngilizce eğitim alabilecekleri söylenmişti. Yurtdışı eğitimden gelenler pratik yapabilsinler, İngilizce’den uzak kalmasınlar diye bu ürünü satacaktık. İnanılmaz geliyordu çünkü ilk kez böyle bir şey duymuştuk halbuki günümüzde artık ben bile web sayfamdan online eğitim satışı yapabiliyorum, büyük büyük bir marka olmaya bile gerek yok, iyi içeriğin varsa satmanın önünde engel yok. O dönem ürün başarılı olmadı çünkü o gün için çok erken bir girişimdi, bazen ortamında hazır olması gerekiyor, konuyla alakalı beş sene önce yazdığım yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

Zaman zaman yolum Maslak tarafına düşüyor, burada da e-posta pazarlama ile alakalı iş yapan gene yabancı bir firmanın başındaydım. Oniki sene önceydi, e-ticaret yeni yeni büyüyordu, markaların tüketiciye ulaşmak için kullandığı en büyük pazarlama aracı e-postalardı. Günde beş e-postanın gönderilmesinin normal sayıldığı o günlerden şimdi haftada iki bilemedin üç e-postanın gönderildiği günlere, izinsiz pazarlama yapılan günlerden izinli pazarlama dönemine, sadece e-posta göndermekten müşteri hangi kanaldan iletişim kurulmasını istiyorsa o kanaldan mesaj göndermeye geldik. Ne demişti Çelik, artık devir değişti, e pazarlama mantığı da, platformlar da, mantelite de, en önemlisi tüketici de değişti…

Radarımıza takılan haberlere bakarsak;

  • İş ortaklarımızdan birisi olan Sipay, Black Friday verilerini açıkladı. Buna göre bu yıl işlem hacmi geçen yıla kıyasla 3,5 kat artarken, işlem adedi ise 2 kata yakın artış göstermiş. Black Friday’de en çok alışveriş yapılan ilk 3 kategori kozmetik, giyim ve elektronik olmuş.
  • Gene iş ortaklarımızdan birisi olan Trendyol kasım ayı boyunca süren indirimlerde satış verilerini paylaştı. Trendyol, kasım ayında toplam 11 milyon müşteriye ev sahipliği yaparken ay boyunca yapılan satış sayısı 71 milyon adet olmuş. İki milyona yakın ürünün %50 ve üzeri indirimle satıldığı paylaşılırken Trendyol kullanıcılarının toplam tasarruf miktarı ise 2 milyar TL olmuş.
  • WhatsApp, geçtiğimiz günlerde test ettiği kendi kendine mesaj gönderme özelliğini kullanıma sunmuş. Kendi hesabınıza mesaj göndermek, diğer WhatsApp görüşmelerinizin hemen yanında kendinize hatırlatmak isteyeceğiniz bilgilere kolayca erişmenizi sağlıyacak. Sizi bilmem ama benim çok işime yarayacak.
  • Time dergisi, ‘Yılın Kişisi’ adaylarını açıkladı. 60 kişinin yarıştığı, Elon Musk, Jeff Bezos, Tom Cruise, BTS gibi isimlerin yer aldığı listenin oylamasında, ilk sırada İran’daki kadım eylemciler var.

Bitirmeden Ankara’lı dostlara bir haberimiz var, bu hafta Ankara’da 6 Aralık akşamı Ticimax E-Ticaret Sohbetleri adlı bir etkinlikte birbirinden değerli konuklarla 2023 yılında e-ticaret ve e-ihracata ilişkin beklentileri konuşacak, 7 Aralık akşamı ise Trendyol Kobi Sohbetlerinde Trendyol Pazaryeri Satış ve İş Geliştirme Direktörü Özkan Çokaygi ile e-ticaret trendlerini ve Trendyol’un girişimcilere verdiği destekler hakkında sohbet edeceğiz. Ankara’lı dostları bekliyoruz.

Haftanın etkinliklerine buradan bakabilir, istediğinize kayıt olabilirsiniz.

Güzel bir hafta olması dileğiyle
Sevgiler
Murat Erdör
PS: Bu yazıyı bir web sayfasında veya sosyal medya kanalında okuduysanız, formatı beğendiyseniz ve her hafta düzenli olarak size de bu e-bültenin gönderilmesini istiyorsanız bu linkten e-bültenimize üye olabilirsiniz.

1 YORUM

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here