Bundan beş sene öncesine kadar Türkiye’de bir elin parmak sayısını geçmeyecek kadar melek yatırımcı varken şimdi girişimcilere sadece maddi destek olan değil aynı zamanda mentorlük hizmeti veren de bir çok firma ile karşılaşıyoruz. Gene bir süre öncesine kadar sadece özel davet ile çağırılan belli kişilere yapılan eğitim programları varken özellikle İstanbul’da neredeyse her gün en az iki ücretsiz seminer ve eğitim programına denk geliyoruz. Bu organizasyonlara katılım sağladığımızda bazen oturacak yer bile bulamıyor olmak bizi içten içe sevindirirken ilginin bu denli yüksek olması e-ticaret ile alakalı daha pozitif düşünmemizi sağlıyor. E-ticaret için bütün kapılar tutuldu mantığından uzaklaşıldığı bu dönemde her gün insanların hayatını kolaylaştıracak bir çok yeni girişimin doğması ve farklı başarı hikayelerini duymak sektörün ne kadar dinamik ve hızlı olduğunu da bizlere gösteriyor. 

E-ticaret sektörü her zamanki gibi büyümeye devam ederken bu sene mobil alışveriş oranı artmaya devam ediyor. BKM Express verilerine göre bu oran 2013 yılında %5 seviyesindeyken 2015 yılı sonunda %43’e geldi. Bunun dışında perakende tarafında da bir hareketlilik olacak gibi gözüküyor çünkü dijital Ajans Positive’in paylaştığı rakamlara göre  e-ticaretin genel perakende içindeki payı dünya ortalamasına göre %7 iken Türkiye’de bu oran hala %1.3 seviyesinde. Sektör cirosunun %57’sini oluşturan Türkiye’deki en büyük 10 perakende şirketinin hala 5’inin e-ticaret sitesinin olmaması, en büyük 100 perakendeci firmanın e-ticaret sitesine sahip olma oranının %35’de olması ve omnichannel konusunun günümüzde fazlaca konuşulması bu alanda da yeni girişimlerin olacağını düşündürtüyor. Bu gelişmeler ışığında geçen sene 25 milyar TL olan e-ticaret hacminin de 2016 yılı sonunda 31 milyar TL civarına gelmesi ve e-ticaretin toplam perakende alışverişlerine oranının da yüzde 2’ye çıkması bekleniyor.

Sektörün geleceğini şekillendirecek yeni teknolojiler ve süreçlere baktığımızda ön plana çıkan üç şey var, ilki yukarıda da belirttiğim gibi mobil ödemeler. Yakında daha fazla mobil uygulama, yeni mobil girişimler ve mobil ödemelerde artış dolayısıyla mobilin popülerliği artacak. İkinci konu büyük veri. Müşterilere ait verilerin sağlıklı şekilde toplanması ve verimli şekilde analiz edilmesi, bu sene de en önemli gündem maddelerinden biri olmayı sürdürecek. Sektörü şekillendirecek üçüncü konu ise beacon teknolojisinin yaygınlaşması olacak. Zaten online platformda müşterinin adımlarını takip eden tavsiye sistemleri var ve bu sayede kişilere kişiselleştirilmiş mesajlar gönderebiliyorsunuz. Firmalar Beacon teknolojisi sayesinde müşterilerinin, ilgili markanın aplikasyonunu yüklemiş ve Bluetooth’unu açık olması halinde, fiziki mağazalarında da takibini artık yapabilecek. Müşteri mağazada belli ürünlere baktığında buradaki cihaz hangi ürüne bakıldığını görecek ve anında push mesajı gönderebilecek veya müşteri alışveriş yapmadan mağazadan çıktıysa o ürünle alakalı kişiselleştirilmiş e-posta gönderip alışverişe devam etmesi için teşvik edecek. 

Bundan iki hafta önce moderatörlük yaptığım bir seminerde küçük ev aletleri satan bir firmanın Genel Müdürü bugüne kadar hep fiziki mağazalarda ürünlerini sattıklarını ama bundan iki sene önce ani bir karar alıp tamamen online kanaldan satışa başladıklarını söyleyince inanılmaz şaşırdım. Oturmuş bir sistem varken, cirolar her sene artarken neden böyle bir risk almışlardı ki? Firmanın Genel Müdürü artık her firmanın eninde sonunda online kanallardan satışa başlayacağını ve kendilerinin de bu furyaya bir gün katılmaları gerektiğini düşündüklerinden konfor alanlarından çıkıp risk aldıklarını ama gelinen noktada satışlarının eski yıllara göre çok daha fazla olduğunu belirtti. Kısacası vizyon sahibi olmak, planlı ama cesur hamleler yapmak ve risk almak. Bunun yanısıra sektörü iyi araştırıp kendini doğru konumlandırabilip rekabete ayak uydurabiliyorsan başarı kaçınılmaz oluyor. 

Bu yazı E-Ticaret Çağı Dergisinde yer almıştır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here