Neyi Paylaşamıyoruz?

0
197

Sevgili Dostlar,

Elon Musk “bu dünya yakın zamanda yaşanmaz hale gelecek o yüzden Mars’ta yaşam için araştırmalara başladık, hedefimiz 2050 yılında Mars’ı kendi kendine yeten bir yer haline getirmek” dediğinde çoğu kişi onun bu hedefini komik bulmuştu ama gün geçtikçe dediklerine katılmıyor değilim. Son günlerde gerginlik seviyesi artsa da herkes bir şekilde orta yol bulunur diye düşünüyordu ama maalesef olmadı, Rusya Ukrayna’ya karşı işgal hareketini başlattı. Daha yakın zamanda bütün dünya olarak son yüzyılın en büyük sınavını vermişken, covid denen illete karşı ortaklaşa mücadele etmişken, bu dünyayı nasıl daha yaşanabilir bir yer haline getirebiliriz diye düşünecekken neden hala “hep bana, hep bana” diyoruz, neyi paylaşamıyoruz, neden hep daha fazlasını istiyoruz, belki de ben bu dünya için fazla romantik ve iyimserim bilmiyorum…

Uzun uzun yazmayacağım, olanları benim gibi sizlerde okuyor ve izliyorsunuz, metroda uyuyan insanlar, sivillere en ufak zarar vermeyeceğiz denmesine rağmen evleri havaya uçanlar, ölenler, ağlayan çocuklar, korku dolu gözle bakan milyonlar, bir yerlere kaçmak için çabalayanlar, çok ama çok üzücü. Seneler önce Avrupa’nın göbeğinde yaşanan Bosna Hersek savaşı, Suriye’de senelerdir yaşananlar ve şimdi de bu işgal yapılan herşeyin güçlü olanın yanına kar kaldığını, Birleşmiş Milletler, Nato ve Avrupa Birliği gibi örgütlerin artık işlevsiz olduğunu düşündürtüyor.

Rusya’nın Eurovision şarkı yarışmasından çıkartılması, bu seneki Şampiyonlar Ligi final maçının St. Petersburg’dan alınıp Paris’e verilmesi ve ABD’nin bazı Rus bankalarını SWIFT sisteminden kaldırmaları ile başlayan yaptırımların ucu nereye kadar uzanacak hep beraber göreceğiz. Umarım yakın zamanda gerekenler yapılır ve işler çığrından çıkmadan herşey normale döner ama insanların bu korkuyu yenmeleri, duydukları o siren sesini unutmaları belki de yıllar alacak. “Allah yardımcısı olsun”, cümlesini söylemekten başka elimizden başka bir şey gelmiyor, üzücü ama gerçek.

86 sene önce imzalanan Montrö Sözleşmesi ile Mustafa Kemal Atatürk’ün ne kadar büyük bir vizyona sahip olduğunu ve II. Dünya Savaşı döneminde o dönemin şartarında ülkeyi savaştan uzak tutan İsmet İnönü’nün bu çabalarının ne kadar önemli olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz. Bu ülkeler ile ticari antlaşmaların olması, başta buğday olmak üzere belli başlı ürünlerin buralardan ithal edilmesi, doğalgazın Rusya’dan temin edilmesi, sırf geçen sene ülkemize gelen 30 milyon turistin 7 milyona yakınının bu iki ülkeden gelmesi ve bize komşu olmaları da bizim için hayli kritik ve yönetilmesi zor bir süreç, umarım ülke olarak bu dönemi en az hasarla atlatırız.

Bu arada aranızda belki bilenler vardır ama Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’nin sadece 44 yaşında ve eski bir komedi oyuncusu olduğunu ben yeni öğrendim, bu onun içinde büyük bir sınav, bakalım finalde adı kaybedenler arasında mı yoksa kazananlar arasında mı olacak hep beraber bekleyip göreceğiz. İzlediğim en ilginç haber ise Rus ve Ukrayna askerlerinin psikolojik baskı kurmak adına yayınladıkları TikTok videoları oldu. Bir asker füze gönderirken diğer asker bunu cep telefonuyla çekiyor sonrasında da sosyal medyada paylaşıyor, savaşmanın da bir raconu vardı, o da döneme uydu, dijitalleşti.

Dijitalleşme deyince sesine güvenip Anadolu’dan İstanbul’a göç eden insanların ilk durağı olan Unkapanı Plakçılar Çarşısı ile alakalı çıkan bir haberden de bahsetmek isterim. Çok değil bundan 20-25 sene öncesine kadar insanların kuyruklar oluşturduğu bu çarşıda artık kimseler yok, yapılan röportajların birisinde çok çarpıcı bir cümle okudum. Dijital mecralar geliştikçe işlerin azaldığını, dijitale yönelenlerin iyi kötü ayakta kaldığını, zamanında x liraya yapılan işlerin dijitalleşmeyle beraber neredeyse onda bir maliyetlere yapılabilmesinin kendilerinin sonunu getirdiği söylenmiş. Bunu senelerdir söylüyoruz ama gene altını çizelim, ne iş yapıyorsunuz bilmiyorum ama işlerinizi bir şekilde dijitalleştirmezseniz yok olmaya mahkumsunuz, bugün değil belki ama yarın.

Dijitalleşme TV izleme rakamlarını da azalttı. Eskiden burada reklam vermek için markalar sıraya girerken artık çoğu firma dijital mecralarda tanıtımlara ağırlık veriyorlar. Dijitalde verilen reklamın TV reklamından daha fazla getiri elde edemeyeceği söylenirdi ama artık çok şey değişti, hatta o kadar değişti ki dünyanın en prestijli yayınlarından birisi olan Oscar ödül törenleri bile az izlenmeye başladığından seyircilerin oylamasıyla belirlenecek iki kategoride Oscar ödülü verileceği açıklandı.

Bu dönem TV yerine en iyi alternatif olan mecralardan birisi olan Netflix’de de çok izlenen 9 bölümlük diziden bahsetmemek olmaz. Gerçek hikayeden uyarlanan Inventing Anna adlı dizide parası olmadan bir dünya starı gibi yaşayan, yüzlerce insanı dolandıran 25 yaşındaki Anna Delvey adlı genç kızla alakalı dizinin fragmanına buradan bakabilirsiniz. Ben bu diziyi soluksuz izledim, bir insanın aklı, hırsı, öğrenme isteği ve farklı iletişim tarzı sayesinde, her ne kadar tasvip etmesem de, istediği hayatı nasıl yaşayabildiğini, göçmen birisinin farklı ülkelerde hala ikinci sınıf vatandaş yerine konduğunu, insanların hala pahalı ve lüks kıyafet giyenlere daha farklı davrandığını, algının insan hayatında ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmüş oldum, mutlaka izleyin eminim çok beğeneceksiniz.

Bu günlerde yeni keşfettiğim bir YouTube kanalını sizlere de tavsiye etmek isterim, kanalın sahibi en çok satan ve beğenilen kitapları görselleştirip kanalında harika şekilde anlatmış. Alışkanlıklar ile alakalı videosuna mutlaka bakın, eminim çok seveceksiniz. Neden erken kalkamıyoruz, neden spora başlayıp bırakıyoruz, neden dengeli beslenme konusunda sürdürülebilir bir yol bulamıyoruz, neden düzenli kitap okuyamıyoruz, kısacası neden bunları bir alışkanlık haline getiremiyoruz, hepsinin cevabını buradan izleyebilirsiniz. İngilizce altyazı var, basit bir şekilde ifade etmiş ama arzu ederseniz Türkçe altyazı ile de izleyebilir, not alabilirsiniz. 30 dakikaya yakın bir video, boş bir anınızda mutlaka izleyin, ben anlatılanları dinledikten sonra bir konuyla alakalı alışkanlık oluşturmanın aslında çok zor olmadığını ve hayatımıza inanılmaz olumlu yansıdığını daha iyi anlamış oldum.

Geçen hafta bu kadar karmaşa içinde birde palindrom sayı denen saçma bir konu vardı, bilmeyenler için yazayım, soldan sağa veya sağdan sola doğru yazıldığında aynı olan sayılara deniyormuş. Geçen Salı günü 22.02.2022 idi, soldan da sağdan da aynı, dünya üzerinde evlilik gibi ciddi şeyleri o tarihte yapan milyonlarca insan varmış. “Hay Allah kaçırdık” diyenler varsa üzülmeyin bir sonraki 8 sene sonra, 03.02.2030, ola ki bu tarihte evlenirseniz bana da bir mesaj atarsınız artık…

Gelecek haftaların etkinliklerine bakacak olursak;

  • Mart ayının ilk haftası yapacağımız İnşaat Sektöründe Müşteri Yönetimi adlı programda Medcem Global’in Genel Müdürü Abut Özsezikli ve Limak Çimento’nun CEO’su Erkam Kocakerim bizlerle olacaklar, buradan kayıt olabilirsiniz.
  • 8 Mart akşamı yapacağımız E-Ticaret Sohbetlerinde Blend1601 firmasının kurucusu Armağan Portakal, Trendyol’da Pazaryeri Direktörü olan Neslihan Kahyaoğlu ve Eczacıbaşı Yapı Grubunda Kanal Müdürü olan Begüm Canova Kilercik ile beraber olacağız, kayıt olmayı sakın unutmayın.

Kafa dağıtmak için;

-) Bu günlerde ne okusam, ne dinlesem, ne izlesem diyorsanız Sadece 5 Dakika ekibi olarak hazırladığımız haftalık önerilere buradan bakabilirsiniz.

-) Haftanın spor, sağlık, magazin ve sinema haberleri için Sadece 5 Dakika ekibi olarak hazırladığımız Pazar bültenine buradan göz atabilirsiniz.

Haftanın finalini yapmak için sanırım bundan daha uygun bir şarkı olmazdı, John Lennon – Imagine…

Güzel bir hafta olması dileğiyle
Sevgiler
Murat Erdör

PS: Bu yazıyı bir web sayfasında veya sosyal medya kanalında okuduysanız, formatı beğendiyseniz ve her hafta düzenli olarak size de bu e-bültenin gönderilmesini istiyorsanız bu linkten e-bültenimize üye olabilirsiniz.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here