Sizinle birebir tanışıklığı olmayan Facebook, Amazon, Netflix gibi firmaların sizin ne tip arkadaşları, kitapları ve filmleri beğeneceğinizi gerçeğe yakın bir oranda tahmin etmesi, hatta bu firmaların sizi, birlikte zaman geçirdiğiniz insanlardan daha iyi tanımaları şaşırtıcı ya da korkutucu değil mi? 

Peki bu firmalar sizi sokakta görse tanımazken nasıl olurdu sizin neye tepki vereceğinizi bu kadar iyi biliyorlar? Cevabı basit, topladıkları ve anlamlandırıp kullandıkları büyük veri sayesinde kim olduğunuzu ve ne beklediğinizi gayet iyi biliyorlar. Bunun gibi veri odaklı strateji geliştiren firmalar rakiplerine göre rekabet avantajı elde edip hem verimliliklerini ve karlılıklarını artıracaklar, hem de kişiye özel mesaj gönderdikleri için farkındalık yaratacaklar. 

Konuyla alakalı bir örnek vermek gerekirse yakın bir zamana kadar müşterilerine e-posta gönderen şirketler kişiler e-postayı açmadıklarında onların inaktif olduklarını düşünebiliyorlardı. Şimdi tavsiye sistemleri (recommendation engine) sayesinde firmalar müşterisinin web sayfasını ziyaret edip etmediğini de artık takip edip daha fazla veri sahibi olduklarından daha anlamlı sonuçlar çıkartabiliyorlar. Kısacası e-postayı açmayıp firmanın web sayfasında gezinenlerin verisi firmalar için hazine değerinde oldu diyebiliriz. 

Büyük veri konusunda şirketlerin göz önünde bulundurması gereken kriterler nelerdir? 

Buradaki en önemli konu firmaların milyonlarca $ tutan bu projeler sonrasında neye varmak istediğini ilk etapta belirlemesi ve aşağıdaki 4 maddeye dikkat etmesi lazım.  

  1. Öncelikle olarak datanın kaynağı bilinmelidir ve bu veriler nereden geliyor iyi anlaşılmalıdır. Herhangi bir datadan sonuç alındığında firma o verinin hangi kaynaktan geldiğine bakıp uzun dönemli projelerine yön verecektir. Örnek vermek gerekirse Facebook’tan gelen kişilerden çok verim alınırsa firma bir sonraki sene gene bu mecrada reklam verecektir.
  2. Eskiden megabyte, gigabyte, terabyte gibi büyüklük belirten kavramları konuşurken günümüzde petabyte, exabyte, zettabyte, yottaybyte gibi dehşet büyüklüklerden bahsediyoruz. Bu kadar büyük verilerin saklanması büyük enerji ve kaynak gerektirdiğinden firmaların veri saklarken gerçekten ileride işlerine yarayacak bilgileri saklamasında fayda var.    
  3. Elde edilen verilerin hangi yöntemlerle işleneceği de önemli. Doğru şekilde verilerin işlenmesi ve anlamlı hale getirilmesi sonuca giden en önemli yol olacaktır. Veriler anlamlı hale getirilip kullanılamazsa harcanan zaman ve para çöp olacaktır.
  4. Dikkat edilmesi gereken son şey ise anlamdırılan bu verilerin nasıl kullanılacağıdır. En başta da belirttiğim üzere firma bu veriler ile neye varmak istediğini net şekilde belirlemişse bunların sonuçlandırılıp geri dönüş oranlarının artırılması gerekmektedir. 

Büyük verinin etkin kullanımı hayatımızda neleri değiştirebilir?

Hayatımızdaki bir çok şeyin matematikten ibaret olduğu düşünülürse verilerin doğru kullanılması halinde firmalar kazançlarını artırabilir, sosyal hayatımıza bir sürü olumlu yenilikler gelebilir ve kamu düzeni daha rahat sağlanabilir. 

FBI Amerika’da sosyal medyadan topladıkları paylaşımları, zamanla oluşturulmuş kendi veritabanlarındaki bilgileri, CCTV tarafından aktarılan görüntüleri ve telefon kayıtlarını birleştirerek x bir yerde cinayet veya hırsızlık olma ihtimalini önceden görüp buna göre önlemini alabiliyor. Kargo firmaları araçlarına taktıkları GPS cihazlarından aldıkları verileri birleştirip hangi yolların hangi saatlerde daha az trafikli olduğunu görüp rotalarını buna göre planlayıp yakıt tasarrufu sağlarken doğaya saldıkları karbon emisyon gazını da azaltıyorlar. Bankalar ellerindeki veriler sayesinde önceden olası sahtekarlık işlemlerini görebiliyor ve gerekli önlemleri alabiliyorlar. Ayrıca bankalar çapraz satış yaparak müşterilerine sağlık sigortası, hayat sigortası ve bireysel emeklilik gibi ürünleri de satabiliyorlar. Oteller belli dönemlerdeki doluluk oranlarına göre oda fiyatlarını ayarlayıp gelirlerini maksimum düzeye çıkartabiliyorlar. Sanatçılar dijital kanallardan en fazla hangi şarkıları hangi ülkelerde dinlendiğine bakıp ilgili ülkede konser verirken öncelikle olarak o şarkılara ağırlık verebiliyorlar. Süpermarketler müşterilerin kullandıkları sadakat kartlarındaki harcama tutarlarına ve alınan ürünlere bakarak onlara e-posta ile kişiye özel ürünleri gönderip satışlarını artırabiliyorlar. Hatta veriyi iyi analiz eden firmalar ilgili kişinin hamile olup olmadığını veya diyet yapıp yapmadığını bile anlayabiliyorlar. Teknik direktörler futbolcularının her maçtaki koşu mesafelerini, sahanın hangi bölümünde daha aktif olduklarını, olumlu pas yüzdelerini, hangi ayaklarını daha fazla kullandıklarını ve diğer verileri de toplayarak futbolcunun eksik olduğu kısımları geliştirmesi için özel antremanlar yaptırıyor hatta bir sonraki maçta karşılaşacağı takımı da analiz ettiği için saha içindeki kurulumu ve stratejiyi bile bu veriler ışığında yapabiliyorlar. Sağlık kurumlarından alınan veriler sayesinde ülkenin hangi bölgesinde hangi sağlık sorunu daha fazla bu belirlenip buna göre önlem alıp sağlık harcamalarında tasarruf edilmesi sağlanabiliyor. 

Türk firmalarını büyük veriyi yeteri kadar idrak edebildiler mi?

Mobilitenin artması, sosyal medyanın hayatımıza girmesi, satış kanallarının çeşitlenmesi, lokasyon bazlı bilginin çığ gibi büyümesi ve makinaların başka bir makina ile konuşmasının (machine to machine) başlaması sonucunda elde edilen veriler son senelerde fazlasıyla arttı. 

Türkiye’de de bir çok büyük firma ellerindeki bu verileri olumlu anlamda değerlendirebilmek için yazılımlar yazıyor veya büyük yatırımlar yapıp bununla ilgili programlar satın alıyor. Özellikle dijital sektörde yer alan firmalar konuya fazlasıyla hakim ve bununla ilgili bir çok çalışmalar yapıyorlar.  Çoğu firma ellerindeki gereksiz verilerden kurtulmaya, kullanacakları verileri de detaylandırmaya başladılar bile. Bu dönemde yeni yasanın da etkisiyle izinli pazarlama ön plana çıkacağından firmalar ellerindeki verileri daha dikkatli şekilde konumlandıracaklar.

Büyük veri konusunda dünyadan ve Türkiye’den takip ettiğiniz başarılı case’ler neler?

Dünya genelinde akla ilk gelen firmalar bence Facebook ve Amazon olur. Facebook’ta her dakika 1.8 milyon şey beğeni topluyor ve 200 bin fotoğraf yükleniyor. Bu kadar büyük veri havuzunda hızlı bir şekilde karşınıza anlamlı mesajlar ve kişiler çıkartabilmesi konuyla alakalı Facebook’un ne kadar bu işte ileride olduğunu gösteriyor. Amazon ise dünyanın en fazla alışveriş edilen ve trafiği en yüksek web sayfalarından birisi olup her sayfaya girdiğinizde size özel ürünlerin ekranda çıkması ve gönderilen e-postaların kesinlikle sizi ilgilendiren ürünler olması sebeplerinden ötürü büyük veriyi iyi yönettiklerini düşünüyorum. Türkiye’de ise aklıma ilk gelen şirketler ise Turkcell, Migros, Carrefour gibi firmalar ve belli başlı bankalar olacaktır. Turkcell elindeki müşterileri bilgilerini lokasyon bazlı bilgilerle birleştirdiğinde karşımıza inanılmaz değerli ve anlık bilgiler çıkıyor. Bu anlamda bir çok firma da onlardan hizmet alıyor. Migros ve Carrefour gibi firmalarda sadakat kartları ile müşterilerini etkin şekilde takip edebiliyor ve kişiye özel fırsatlar sunabiliyor. Bankalar ise yaptığınız harcamaları kategorilendiriyor ve hangisinde daha fazla para harcıyorsanız size o kategoriyle alakalı firmalardan indirim çekleri gönderebiliyor.  

Büyük verinin Türkiye’deki yakın geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

İlgili firmadan alışveriş yapmayan, e-postasını açmayan veya web sayfasına girmeyen kişilerin artık veri tabanında bulunmasının kendileri için külfet olduğunun anlaşılması ve bunların zamanla yok edilmeye başlanması bile bence çok büyük bir adım. Türkiye’de firmalar yavaş yavaş ellerindeki veriyi doğru şekilde kullanmanın ne kadar önemli olduğunu anlamaya başladılar ve konuyla alakalı yatırımlara giriştiler. Çok yakın zamanda büyük veri başlı başına bir sektör haline gelecek, bununla ilgili iş kolları yaratılacak ve veriyi iyi yorumlayanlar sonuca ulaşacak. Büyük firmaların dışında devletin de bu konuda fazlasıyla aktif olacağını, devlet dairelerinde yapılan işlemlerin eskisine göre daha hızlanacağını, belediye ve yerel yönetimlerin büyük verileri kullanarak bulundukları bölgeyi eskisine nazaran daha etkin yöneteceklerini düşünüyorum. 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here