Zuhal Mansfield – Kadın Girişimci Hikayeleri

0
2273

Zuhal Mansfield başarılı bir kadın girişimci ve birçok kurulda aktif olarak çalışıyor. Kendisi halen DEIK Afrika Yönetim Kurulunda Başkan Yardımcısı, Türk-Mısır İş Konseyi Başkanı, Kagider’in kurucularından, TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Bilecik İl Başkanı ve CACCI Asya Pasifik Ticaret Odaları Konfederasyonu’nda Türk Kadın Girişimcisini temsil ediyor.

2000 yılında yurtdışında yaşayan başarılı girişimci ödülünü, 2002 yılında en iyi madenci ödülünü, 2008 yılında en iyi Kadın Girişimci ödülünü, 2009 yılında en iyi kadın ihracatçısı ödülünü ve 2012 yılında da Hayme Ana ödülünü aldı.

Aşağıda bir solukta okuyacağınız hikayesini ve tavsiyelerini göreceksiniz.

Kendimden anlatmaya başladığımda, kendi kulağıma bile masal kahramanı gibi geliyorum desem bilirim gülersiniz. Yanlış anlaşılmasın ama korkulu bir masalın kahramanıyım ben. Hani şu hep duyduğunuz;

Benim zamanım da kadın olmak suç gibiydi;

Akıllıysan, çok bilmiştin.

Hakkını istersen, edepsiz.

Yanlış dersen, küstah.

Olmaz dersen, geçimsiz

Dik durursan, kavgacı

Ekonomik özgürlük dersen, asi derlerdi bu kız asi

Güçlüysen, söyleyecek laf bulamazlardı ama fırsat kolladıklarını hep belli ederlerdi.

Çalışkansan, hırslıydın, oda öyle çok iyi birşey değildi yani.

Okuyacağım dersen, müneccim başı mı olacaktın.

Uzun boyluysan yandın, kısa ırkın aklına gelen her şeydin, ahh bir de güzelsen doğru kocaya, kim uğraşacaktı seninle.

Liste böyle uzar giderdi…

Ve… Ben bunların hepsiydim.

Çok akıllıydım, çabuk algılar ve çözer, başkasının günlerce göremediğini şıp diye görür, yaptığım işi ciddiye bile almazdım. Hayat benim için koca bir şakaydı ve çok eğleniyordum. Güzel olan herşeye şükreder, hoş olan herşeyi severim. En çok babamı ve Türkiye’yi severim ve bu hiç değişmedi.

Hiçbir şey için iç çekmedim, hiç bir hedefim yoktu, biliyordum ve inanıyordum ki; bir kez aklıma düşmeye görsün, bir ölüm engel olabilirdi derdim. 9 yaşında ölümden de korkmamayı öğrendim.

Anneanne dediğim Nejla teyzenin annesi Tarabya’da hasta yatağında; Ölüm varsa ben yokum, ben varsam ölüm yok ikimiz bir arada olamayacağımıza göre, korkmaya gerek yok demişti. Mantıklı bulmuştum. Namık abiyle balığa çıktığımız da artık denize düşüp ölmekten de korkmuyordum.

Bu ben olduğum için böyleydi ama benim zamanımda kadın olmak zordu. Kadın girişimci olmak mevzuu bahis bile olamazdı. Sadece kutsal meslekler vardı bizler için.

Doktor, hemşire, öğretmen gibi, araştırmacı, mühendis, olmayı istemek ütopikti ve sadece üniversiteyi ilk 10 içinde kazananların hakkıydı, neden bilmem hepsi atom mühendisi olmak isterlerdi. Halbuki o günlerde ne böyle bir okul vardı, nede böyle bir çalışma alanı. Bunların neresi akıllı der dalgamı geçerdim. Zor günlerdi o günler, iş alanları kısıtlı, imkansızlıkların içinde çırpınıyordu ülkem, borçlardan bahsediyordu tüm gazeteler. Gırgır dergisi vazgeçilmezimdi, o bile tüm komikliklerini para ve borçla ilintilendirirdi, içler acısıydı halimiz, geçiş dönemi diyorlardı ama geçmiyordu bir türlü.

Yetmiyordu , kesmiyordu , birşeyler yapmalıydım , ev işleri, örgü , dantel sarmazdı beni, ben hep “Yaradılışımın daha ciddi bir nedeni var” derdim, Allah bana bu aklı bunlar için vermiş olamazdı.  Sonrası malum bir fırsatı değerlendirip yurtdışına gittim.

İsveç’de, Afrika’da, Avustralya’da, Çin’de ve Hong Kong’da uzun yıllar yaşayıp çalıştım. Türk mermer Sektörü için Çin’de pazar kurdum. Bugün Türkiye Çin’e milyarlarca dolarlık ihracat yapıyor ve ben bundan gurur duyuyorum. Yaklaşık 23 yıllık bu deneyim benim bakış açımı, olaylara yaklaşımımı, değerlendirmelerimi değiştirdi. Yaşadığım bu ülkelerin hiçbirinde kadın-erkek ayrımı olmaması benim en büyük şansımdı.

1996 yılından bu yana yatırımlarımı Türkiye’ye yapmaya başladım 2002 yılında da kesin dönüş yaptım. Son 10 yılım hiçde kolay geçmedi, Ülkemde kadın olmak hala çok zor, çalışan kadın olmak daha da zor, iş veren kadın olmak ise imkansızın hakkından gelmek gibi bir şey. Ama kadınlar daha kararlı daha savaşcı, daha akıllı. Bugün hala kadınların iş dünyasındaki azlığına mı yoksa iş dünyasındaki kadının ne kadar zorluk içinde oluşuna mı daha çok şaşırıyorum tartışılır.

Erkekler kendi içlerinde inanılmaz ve kıran kırana rekabet halindeyken, rakip kadın olunca sessiz bir dayanışma içine giriyorlar.  Kadının çalışmasını kalben destekliyorum diyenin ne kadar samimi olduğunu bilmeniz için, bakın bakalım eşi, kızı, gelini veya kız kardeşi çalışıyormu? Aksi halinde sadece modaya uymak için kadının çalışmasına tarafım diyor olabilir.

Oysa buna gerçekten taraf olup inanmalılar ve desteklemeliler. Artık kadın otursun çocuk yetiştirsin, bana baksın, yemeğimi yapsın ve dünyayı penceresinden seyretsin demek olmaz. O erkekler biraz daha fazla çalışıp birisini daha işe alsın, hem istihdam alanı yaratsın hem de onca yıl dirsek çürüten ve devletin yatırım yapıp okuttuğu kadın üretsin, çalışsın. Çalışmak isteyen kadına engel olana başta ben hakkımı helal etmiyorum. Kadın çalışsın derken, daha az eş olsun, daha az anne anlaşılmamalı.

Zira, yine zor günlerdeyiz, ayrıca bu seferki zorluk sadece bize has değil. Dünya bir değişimin, bir dönüşümün bir çıkmazın içinde çırpınıyor. 75 milyon nüfusun yarısı kadın ve devre dışı.  Param yok diyenlere, devlet destekleri var. Kosgeb, Abigem, Kalkınma Ajansları, neredeyse her Bakanlığın erkek, ya da kadın girişimci için, fikri olana, projesi olana ayırdığı fonlar var. Bu fonlardan nasıl yararlanacağını gösteren yol haritaları, bireysel destek veren kuruluş ve dernekler var. Her şeyden önce Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin kurmuş olduğu “Kadın Girişimciler ve Genç Girişimciler Kurulları” var. Her ilin Ticaret ve Sanayi Odasına veya borsasına bağlı bu kurumlardan bilgi desteği alınabilir. Cesareti olup da bilgisi olmayanlara sınırsız kurslar var. Kısacası memleketimizin bize girişimci olacak her bireyine ihtiyacı var!

Gelişelim, büyüyelim ama bunu yaparken kadını bir adım geride tutalım cümlesini unutalım çünkü bu bizi aydınlıklara çıkarmaz. Sayın Başbakanın erkek çocukları olmasına rağmen toplantılara, kongrelere, yurt içi ve yurt dışı gezilerine yanında mümkün olduğunca kızını götürmesi takdire şayan bir davranıştır ve bir ilktir. Sabahın erken satlerinde başlayan ve geç saatlere kadar devam eden yoğun programlara aksatmaksınız katılan bu genç kızımızı, diğer babalar hiç mi görmez kızları için hiç mi örnek almazlar.

Kendi mi bildim bileli çalışırım, birçok kişiye örnek olduğumu ve onları iş hayatına kazandırdığımı ve birçok kişinin iş bulmasına vesile olduğumu biliyorum. Bundan gurur duyuyorum ve dünyaya bin kere gelsem dahi hayatımın hiçbir saniyesini değiştirmem. Şu sıralar emekliliğe nasıl alışacağım, nasıl evde oturacağım, nasıl kendimi oyalayacağım sorularına cevap arıyorum. Bir çok sosyal alanda toplum gönüllüsü olarak çalışıyorum, hiç bir beklenti içinde değilim . Yaklaşık 3 yıl TRT Gap’da her hafta Dış Pazarlar, Başarının Formülü programlarını yaparken tek bir amacım vardı; örnekleri göstererek girişimcileri yüreklendirmek. Bu memleket benim ve ben var olduğum sürece bu güzel topraklara, güzel insanlara hizmet edeceğim. Bu benim yaşam düsturum.

Zuhal Mansfield

TMG Dış Ticaret Madencilik ve Mansfield Madencilik Sanayi ve İnşaat Ltd. şirketlerinin Yönetim Kurulu Başkanı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here