1990’lı yıllarda ortaokulda okurken kütüphanemde duran, nereden geldiğini bilmediğim, Türkiye’deki su kaynakları ve olası tehlikelerden bahseden eski püskü kitabı nedense hep hatırlarım. İçinde bir sürü grafik ve sıkıcı yazılar olduğunu, su yüzünden Türkiye’nin komşu ülkeleriyle savaşa girebileceği bilgisi daha dün gibi aklımda. O gün çok anlamadığım hatta su yüzünden neden ülkeler savaşsın dediğim günlerden 2000’li yıllara geldiğimizde olayın ne kadar ciddi olduğunu bugün daha iyi anlıyorum.

Nüfus artışı ile beraber temiz su ihtiyacı artıyor, her geçen yıl kişi başına düşen su miktarı azalıyor. Bu nedenle temiz su tüketirken dikkat edilmeli ve olabildiğince tasarruflu olunmalıdır. Doğal su kaynaklarının bilinçsiz kullanımı ve tüketimi devam ederse bu kuraklığın ve çölleşmenin en önemli nedeni olacaktır. Türkiye’de suyun %75 oranında tarımsal kullanımda, %10’unun evsel kullanımlarda ve %15’inin de sanayide tüketildiği belirtilmektedir. Eğer herkes üzerine düşen görevi yerine getirip su kaynaklarını verimli kullanırsa gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma şansımız olacaktır. 

Türkiye Ziraat Odaları Birliği tarafından verilen bilgiye göre Türkiye’de kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının, son nüfus rakamlarına göre 1481 metreküp olduğu, bu rakamın 2023 yılında 1329 metreküpe ineceği, bilinenin tersine Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığı belirtiliyor. Hızlı nüfus artışı, kirlenmenin yanı sıra kentlerdeki şebekelerde su kaybının olması, tarım, sanayi ve evsel su kullanım oranlarının belli bir strateji doğrultusunda dağıtılmaması ve ülkemizde yıllık yağış ortalamasının dünya ortalamasından düşük olmasından dolayı gerekli tedbirlerin bir an önce alınması gerektiği belirtilmektedir.

Suyun önemini insanımıza kavratmak, suyun en verimli şekilde kullanılması bilincini geliştirmek, su sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak amacıyla kurulan Su Vakfı’nın verdiği rakamlara bakıldığında evde suyun daha dikkatli kullanılması sayesinde günde en az 10 litre suyun korunabileceği düşünülüyor. Bir evdeki günlük su tüketimine baktığımızda karşımıza aşağıdaki tablo çıkıyor. Buradan da görüleceği gibi en büyük israflar temel ihtiyaçların dışında olmaktadır. 

Çimleri Sulama: 500 Litre

Araba Yıkama: 300 Litre

Yemek: 40 Litre

İçilen Su: 8 – 10 Litre

Tuvalet: 15 – 25 Litre

Beş Dakikalık Duş: 9-130 Litre

Küvette Duş: 90-150 Litre

El Yıkama (Akan Suyla): 8 Litre

Diş Fırçalama(Akan Suyla): 14 Litre

Bulaşık Yıkama (El İle): 60 Litre

Elbise Yıkama: 200 Litre

Tarım sektöründe hala geleneksel sulama metodu kullanıldığından bu hem erozyon oluşumuna zemin hazırlıyor hem de üretimi düşürüyor. Halbuki damla sulama yönteminin yaygınlaştırılması ile daha az suyla daha kaliteli ve daha fazla ürün almak mümkün. Bunu gerçekleştirmek için modern tarım sulama yöntemlerinin çiftçiye çok iyi anlatılması ve bir an önce uygulamasının yaygınlaştırılması gerekiyor. Böylece yanlış metotlar yüzünden boşa giden onlarca ton suyu kurtarılabilme şansımız oluyor.

Konuyla alakalı son zamanlarda birçok şirketin konuyla alakalı başarılı çalışmalar yaptığını gözlemliyoruz, kimisi suyu tasarruflu kullanan yeşil ürün üretiyor, kimisi konuyla alakalı bilinçlendirme çalışmaları yapıyor. Bunlardan göze çarpanları sizlerle paylaşmak istedim;

Coca Cola: Damla sulamaya dikkat çekmek amacıyla Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Coca-Cola Hayata Artı Vakfı tarafından oluşturulan Hayata Artı Gençlik Programı kapsamında “Bir Damla Bin Verim” adlı bir proje yürütüyor. Geleneksel sulama yöntemlerinin sadece temiz su kaynaklarını tüketmekle kalmayıp, toprağı da verimsizleştirdiğini belirten “Bir Damla Bin Verim” proje ekibi, çiftçileri damla sulamaya teşvik etmek amacıyla çiftçilere damla sulama ile geleneksel salma sulama arasındaki farkı uygulamalarla gösterdi. Örnek uygulamalar sonrasında, damla sulama tekniği kullanan çiftçilerin sayısı Balıkesir’de iki yılda 1000’den fazla çiftçi damla sulama tekniğini kullanmaya başlamış oldu.

Esprili

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here