Biz Tüm Bu Dönüşüme Yabancı Mıydık?

0
165

Teknolojik gelişmeler ve dijital dönüşümün etkisiyle dünyanın son 15-20 yılda geldiği noktayı göz önüne aldığımızda hayatlarımızın büyük ölçüde değiştiğine tanık oluyoruz. Alışkanlıklarımız, davranışlarımız, duygu ve düşüncelerimiz, çalışma biçimlerimiz ve buna benzer birçok şey bu değişim ve dönüşüm sürecinden payını aldı. Bundan 15-20 yıl önce kullandığımız telefonlar ile günümüz akılı telefonları arasında farkı düşünün. Ya da bankada kuyruk beklerken şu an internet bankacılığı ile tüm finans işlemlerini tek tıkla gerçekleştirmenin kolaylığını. Hatta bu iş o kadar ileri gitti ki nesnelerin birbirleri arasında iletişim kurabildiklerini dahi biliyoruz. Peki, biz tüm bu dönüşüme yabancı mıydık? Kesinlikle hayır. Sinema sektörü günümüz dünyasını betimleyen filmleri bizlere daha önceden sunmuştu. 

İlk görüntülü görüşme

1964 yılında ilk defa gerçekleştirilen görüntülü görüşmeyi 1927 yapımı bir filmde görmek mümkün. Sinema tarihinin ilk uzun metrajlı sayılan bilim kurgu temalı Metropolis filminde insansı robotlara ve ilk görüntülü görüşmeye rastlıyoruz. Tüm bunlar Metropolis filminin çağının ötesinde olduğunu kanıtlıyor. Öte yandan Stanley Kubrick’in geleceğe ışık tutan ve kültleşmiş yapıtlarından birisi olan 2001: Uzay Macerası da dijital dönüşümü iyi bir şekilde anlatmayı başarmış. Geldiğimiz noktadan baktığımızda 1968 yapımı film çağının ötesinde olan konuları ele almış ve yapay zekâyı işlemiş durumda. 

Geçmişe akan zaman 

Zaman makinelerini hayal ederken hep geleceğe gitmeyi düşünürüz. Ya bunun tam tersi olsaydı? Sinema hayal gücünün sınırlarının da ötesinde bir disiplin. Tarihin en bilinen filmlerinden birisi olan Terminatör, şüphesiz bir döneme damgasını vurdu. 1984 yapımı filmde gelecekten gönderilen bir robotun ön plana çıktığını görüyoruz. Bunun yanı sıra Geleceğe Dönüş adlı yapıtta da Dr. Brown’ın zamanda yolculuğu mümkün kılan bir araba tasarlaması filmi zamanının ötesine taşıyor. Marty’nin küçük bir zamanlama hatasıyla gelecek yerine geçmişe gönderilmesi sonucunda filmin ana teması oluşuyor. Tarihin ilk fantastik bilim kurgu filmi sayılan Geleceğe Dönüş, günümüz dijital dünyasını yansıtmakla kalmamış, döneminin sinema anlayışına da yeni bir soluk getirmeyi başarmış. 

Sırada geleceğe yolculuk var

2002 yılında vizyona giren Azınlık Raporu ise Terminatör ve Geleceğe dönüş filmlerinin aksine bizleri geleceğe götürüyor. Filmin zaman-mekân olgusu 2054 yılında Washington DC’de geçiyor. Bazı teknolojik aygıtlar yardımıyla cinayetlerin daha işlenmeden fark edilmesi ve suç oranının azaltılması filmin dikkat çekmesini sağlıyor. Günümüzde böyle bir aygıtın varlığı söz konusu değil. Ancak teknolojik gelişmelerin bu denli hızlı ilerlemesini göz önüne alırsak, icat edilmesi imkânsız da değil. 

Yapay zeka ile birlikte yaşayacağız

Son dönemlerde gündemden düşmeyen yapay zekâ da sinemaya konu olmayı ihmal etmeyen temalar arasında. Yönetmenliğini Steven Spielberg’in yaptığı Yapay Zekâ filmi 2001 yılında seyirci ile buluştu ve bizlere yapay zekâ robotları ile belki de günün birinde iç içe yaşayacağımızı gösterdi. Ana temasını yapay zekânın oluşturduğu bir diğer film ise Ex Machina. Dijital dönüşümü anlatan ve günümüze en yakın film olan Ex Machina’da Ava adında bir robotun bedeninde dünyanın ilk gerçek yapay zekâsına tanık oluyoruz. Ex Machina yapay zekâyı sıra dışı bir şekilde işleyerek dijital dönüşüm sürecinden bizlere kesitler vermeyi başarmıştı.

Bu yazı www.marketingturkiye.com.tr sitesinde yer almıştır

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here