Çok eski zamanlarda iletişim bilgisi olarak ev adresimizi ve telefonumuzu paylaşırken 90’lı yılların sonunda cep telefonu numaralarımızı vermeye başlamıştık. İnternetin gelişmesi ile beraber bunun yanına e-posta adresi de eklenirken artık web adresleri ön plana çıktı. İlk zamanlarda çok önemsenmeyen, ‘olsa da olur olmasa da’ denen ama insanların bir ürüne veya hizmete ihtiyaç duyduğunda ilk internetten araştırma yapması ister istemez bir web sayfasına sahip olma zorunluluğunu getirdi. Hatta işler öyle bir seviyeye geldi ki artık bir web sayfasına sahip olmak değil, trendleri takip eden ve kullanıcı dostu bir sayfaya sahip olmak daha önem kazandı. Arama motorunda arandığınızda bir dijital varlığınızın olması, adınız soyadınız veya firmanızın adı yazıldığında internette insanların karşısına çıkan sayfaların sizi en iyi şekilde yansıtması yani dijital itibarınızın düzgün olması hayati önem taşımaya başladı. 

Günümüz dünyasında artık bir web sayfasına sahip olmakta maalesef yeterli olmuyor, belli pazarlama platformları ile sayfanızı en iyi şekilde tanıtmanız, blog yazılarınızı paylaşmanız, varsa videolarınızı izletmeniz kısacası markanızı ön plana çıkartmanız gerekiyor. Şu ana kadar yazdıklarımı okuduğunuzda çok zor geliyor olabilir ama merak etmeyin hepimiz bir şekilde bu yollardan geçtik ve sabırla adım adım ilerleyerek bir şekilde dijital kimliğimizi oluşturup bunun yayılmasını sağladık. Dijital bir kimlik olunca satışlarımın arttığını, yeni müşteri geldiğinde onların internet üzerinden yazdıkları sayesinde işlerimin daha da büyüdüğünü fark ettim. Dijitalin gücünü keşfedince ve para kazanmaya başladıkça online platformlara daha fazla yatırım yapmaya ve zaman harcamaya başladım. 

Sizlere bu yazımda belli formülleri paylaşacağım ve hızlı şekilde yol almanızı sağlayacağım, hazırsanız başlayalım.

Harcanacak Zaman

Dijital denince insanlar milyonlarca kişiye iki tıkla ulaşacağım, deli gibi ürün satacağım, bunu da en fazla 2-3 haftada yapacağım gibi bir algıya kapılıyor. Fiziki bir işin kurulması ve para kazanmaya başlaması nasıl zaman alıyorsa dijital kanallardan yaptığınız çalışmaların göze çarpması da zaman alacaktır. Yapılacak çalışmanın büyüklüğüne ve verilen emeğe göre iyi sonuçlar almanız 6 ay ila 1 yıl arası bir zaman alabilir, burada önemli olan dijital çalışmalara ara vermemek ve sürdürülebilir olmaktır. 

Alan Adı Almak

Bir web sayfası yapmadan önce bir alan adı almak gerekmektedir. Alan adının kısa, anlaşılır ve yaptığınız işle alakalı olmasını öneririm. Benim kişisel sayfam muraterdor.com, sizde adınız ve soyadınızdan oluşan bir alan adı alabilirsiniz. Bazı ad ve soyadlar çok jenerik olduğundan sizinle aynı ada ve soyadına sahip kişiler olabiliyor, bu yüzden o alan adı başkası tarafından satın alınmış olabiliyor. Eğer böyle bir durumla karşılaşırsanız soyadad.com gibi farklı varyasyonları denemenizi öneririm. Bu arada web sayfasının sonu .com ile bitecek diye bir kaide yoktur, bu anlamda .net, .co ile biten bir alan adını da alabilirsiniz. 

Ben iş olarak etkinlik ve eğitim yaptığımdan kurumsal sayfalar için faydalisohbetler.com ve faydaliegitimler.com adında iki farklı alan adı kullanıyorum. Bunlar uzun olsalar da okunduklarında bir anlamı olduğundan insanlar bu sayfaları yazarken sıkıntı yaşamıyorlar. Bu arada yaptığınız işle alakalı kelimelerin alan adı olarak kullanılması belli bir süre sonra arama motoru aramalarında avantaj da sağlayabiliyor.

Web Sayfası Yapmak

Web sayfası yapacak veya yaptıracaksanız ilk etapta karşımıza 3 soru çıkıyor. Şahsınıza ait bir web sayfası mı yapacaksınız, kurumunuza özel mi yoksa online satış yapacağınız bir siteniz mi olacak? Bu sorunun cevabına göre yapılacak web sayfasının şablonu, yapılış amacı hatta kullanılan resimler bile değişecektir. 

Ben şahıs web sayfamda yazılarımı yazıyor, videolarımı paylaşıyor, basında benim hakkımda çıkan haberleri paylaşırken, kurumsal web sayfasında ise şirket hakkında bilgi veriyor, verdiğim hizmetleri tanıtıyor, memnun müşterilerin görüşlerini yayınlıyorum. Online satış yaptığım sayfamda ise sattığım hizmet hakkında bilgi veriyor, sayfaya girenleri satın almaları için ilgili sayfaya yönlendiriyorum.

Hangi tür web sayfası yaptırırsanız yaptırın mutlaka Türkiye’de ve dünyada aynı işi yapan kişilere ve firmalara bakmanızda fayda vardır çünkü hem ilham verecektir hem de web sayfanızda nelerin olup olması hakkında size fikir verecektir. Şahsi ve kurumsal web sayfası yaptırırken fazla masraf yapmamak ve zaman kaybetmemek adına WordPress tabanlı bir sayfa yapmanızı öneririm. Eğer bir e-ticaret sayfası yapılacaksa, çok ekstrem bir özellik aranmıyorsa piyasada e-ticaret altyapısı sağlayan firmalardan bir ürün almanızı tavsiye ederim. Böylece yazılım ile uğraşan kişilere bağımlı kalmadan çok daha hızlı ilerleme sağlarsınız.

Web Sayfası İçerik

En başta da belirtmiştim, bir online sayfanız olunca işiniz bitmiyor tam tersi her şey yeni başlıyor. Online mecrada vücut dili, görüntü ve ses olmadığından iki şey ön plana çıkar, yazı dili ve kullanılan resim, bu yüzden bu iki noktaya çok dikkat etmelisiniz. 

Şahsi web sayfanızda samimi, kurumsal web sayfanızda sektöre göre değişiklik göstermekle beraber daha ciddi bir dil kullanmanızı öneririm. Türkçenin doğru kullanılması, imla hatalarına dikkat edilmesi de ayrıca çok önemlidir.  Kullanılacak resimlerin kaliteli, konuya uygun ve ticari açıdan kullanımına izin verilmiş resimler olması gerekmektedir. Ücretsiz fotoğraf sağlayan onlarca web sayfası vardır, bu anlamda başka web sayfalarıyla benzer görünmemek adına farklı sitelerden farklı resimleri kullanmanızı öneririm. 

Bloglar eskiden çok popülerdi ama artık modası geçti diyenler olsa da hala blog okuyan ciddi bir kitle bulunmaktadır. Bloglar doğru anahtar kelimeler ile yazıldığında web sayfanızın arama motorunda üst sıralara çıkmasını kolaylaştırır, böylece ücretsiz bir şekilde yani organik olarak görünür olmaya başlarsınız. Eğer ben blog yazamam, bu konuda iyi değilim derseniz bunu yapan onlarca freelance çalışan kişi vardır, biriyle anlaşıp yazıları ona yazdırabilirsiniz. Bir blogger ile çalışırken sizin sektörünüzü tanımasına, farklı yerlerden referansları olmasına dikkat ediniz, hatta mümkünse yazdığı 3-4 yazıyı da okuyunuz, böylece yazarın dili sizin markanız için ne kadar uygun bunu da görmüş olursunuz.

Web Sayfasının Duyurulması

Asıl önemli kısım burada başlıyor. Web sayfanız için çabalıyorsunuz, içine yazılar koyuyorsunuz, en iyi resimleri ekliyorsunuz, belki sektörden konuk yazarlara da yer veriyorsunuz ama kimsenin dikkatini çekemiyorsunuz. Peki ne yapmak lazım derseniz sayfanızı en iyi şekilde duyurmanız gerekiyor. Blog yazıp sosyal medya kanallarında paylaşmak web sayfanıza trafik getirecek, görünürlüğünüzü artıracaktır ama burada önemli olan sürdürülebilir olmaktır. Blogları her hafta yazmak ve her hafta bıkmadan usanmadan sosyal medya kanalları dışında Whatsapp gruplarında yaymak ve e-bülten ile takipçilerinize göndermek size çok fayda sağlayacaktır.

Hangi Platformda Olmalı

Bunun cevabı hedef kitleniz ve bulunduğunuz sektöre göre değişir. Moda ile alakalı bir iş yapıyorsanız Instagram sizin için olmazsa olmazdır ama hedef kitleniz beyaz yaka ise mutlaka Linkedin’de aktif olmalısınız. Facebook, Twitter, Pinterest gibi sosyal medya kanallarının yanısıra artık Youtube ve Podcast yayınları da önem kazanmıştır. Özellikle son yıllarda insanların okumaktan daha çok izlemeye vakit ayırmaya başlaması Youtube’u öne çıkarmıştır. İstanbul gibi trafiği bol ve spor yapanı fazla olan şehirlerde de yeni nesil radyo diye de adlandırabileceğimiz Podcast yayınlar önem kazanmıştır. 

Paylaşım Sıklığı ve Zamanlama

Oluşturduğunuz içeriğin paylaşım sıklığı ve zamanlaması da önemlidir, çok sık paylaşım yapmak düşünülenin aksine çok da iyi bir şey değildir. Paylaşımları ezbere gün ve saatlerde yapmakta fayda getirmemektedir. Öncelikle bir paylaşım stratejisi oluşturmalı ve ona göre ilerlemelisiniz. Hedef kitlenizin ekran başında olduğu saat ve günleri düşünerek paylaşım yapmanız görünürlüğünüzü artırır. Mesela ben beyaz yakayı hedeflediğimden genelde Linkedin’de saat 18.30 gibi paylaşımlarda bulunuyorum, çünkü o saatte işten çıkmış, vasıta ile evine gitmekte ve büyük ihtimalle cep telefonundan bir şeylere bakmaktadır. 

Burada A/B testleri de yapmakta fayda vardır, mesela ben aynı paylaşımları sabah saatlerinde yaptığımda aynı geri dönüşü almadım çünkü sabah 08.00’de insanların işe giderken serviste uyuduklarını ve cep telefonlarına çok bakmadıklarını hesaba katmadım, farklı saat aralıkları denedim ve en iyi dönüş aldığım saati böyle belirledim. Bu arada dijitalde tek bir doğru yoktur,  şu anda iş çıkışında Linkedin’de paylaşım yapmak benim için ideal olurken belki yaz aylarında herkesin daha çok tatilde olduğu zamanlarda farklı saatler belirlemem gerekebilir, bu yüzden A/B testini sürekli yapmak ve ideal paylaşım saatini bulmak gerekmektedir. 

İçerik paylaşımı yaparken her zaman elinizin altında kendi yazdığınız bir blog veya firmanızla alakalı bir duyuru olmayabilir. Bu durumlarda takip ettiğiniz ve beğendiğiniz insanların yazılarını paylaşmanız hem o insanın takipçilerinin de sizi keşfetmesine yardımcı olacağı gibi hem de o kişinin de zaman zaman sizin yazılarınızı paylaşmasını sağlayabilir. Ben kimseden bir karşılık beklemeden elimde paylaşacağım içerik olduğu zamanlarda bile o kişinin hoşuma giden içeriğini paylaşıyorum. Bu hem emeğe olan saygıdır hem de sizi takip eden insanlara karşı olan sorumluluğunuzdur. Sizinle aşağı yukarı aynı konuları yazan veya yazmayan birisinin güncel olan 

ve herkesi ilgilendiren bir yazısını görünür olmasını sağlamak bence çok değerlidir. Bu sayede sizi takip eden kitlenin de size daha fazla bağlanmasına yol açar çünkü bilirler ki size ait olan veya olmayan ama faydalı her şeyi insanlarla paylaşıyorsunuzdur, bu da çok kıymetlidir. 

Bu arada güncel bir haberle alakalı bir yorumunuz varsa bunu da haber ile yayınlayabilir insanlara soru sorarak etkileşime geçebilirsiniz. Bazen bir konuyla alakalı bir görüşünüz vardır bunu yayınlamak istersiniz, düz yazı olarak yazdığınızda az dikkat çekecektir bu yüzden bu tip yazıları mutlaka bir resim ile paylaşınız, çok daha fazla insanın gözüne çarpacak ve okunacaktır. 

Reklam Vermek ve Analiz Yapmak

Çoğu sosyal medya platformu takipçi sayınız ne kadar fazla olursa olsun artık paylaşımlarınızın eskisi gibi görünür olmasını sağlamamakta, sizi o platformda reklam vermeye teşvik etmektedir. Bu gayet anlaşılır bir durumdur çünkü bu sosyal medya kanalları da sürdürülebilir olmak için para kazanmak zorundadırlar. Burada ilk zamanlarda ufak bütçeler ile reklamlar verebilir ve geri dönüşlere bakabilirsiniz. Mesela Facebook ve Instagram gibi mecralarda reklam verirken hedef kitleyi seçmeniz, insanları reklama tıklamaları için uygun bir mesaj seçmeniz ve buna uygun bir resim koymanız istenir. Ben son senelerde bu platformlarda reklamlar veriyorum, bazen çok iyi sonuçlar alıyorum bazen ise alamıyorum, alamadığım zamanlarda neyi doğru yapmamışım bakıyor, bir sonrakinde aynı hataları yapmamaya çalışıyorum. Hata ne olabiliyor diye soracak olursanız koyduğunuz resim ile duyurduğunuz etkinlik alakasız olabilir, kullandığınız cümleler insanları harekete geçirecek kadar kuvvetli olmayabilir veya seçtiğiniz hedef kitle yanlış olabilir. Bu arada bazen her şeyi doğru yapmış olabilirsiniz ama göstermek istediğiniz ürün, hizmet veya yazı neyse insanların ilgisini çekmemiş olabilir, yani reklamlardan sonuç alamadım diye o mecrayı da suçlamak bazen hatalı olabilir. Ben ister reklam olsun ister bir tanıtım olsun her zaman kendimi bir tüketicinin yerine koyup acaba bu ürün veya hizmet benim ilgimi çeker miydi diye düşünür öyle hareket ederdim, size de tavsiye ederim, objektif bakış açısıyla bazen daha iyi işler çıkartılıyor. Bu arada öngörüsüne güvendiğiniz veya sektörden olan bazı kişilerinde tavsiyelerini dinlemek ve görüşlerini almak çok faydalı olabilir. Bu arada ben hep sosyal medya mecralarında reklam vermekten bahsettim ama isterseniz Google’da da reklam verebilir, uygun anahtar kelimelerle internette arama yapıldığında insanların önlerine çıkabilirsiniz. Ben ilk etapta Facebook/Instagram reklamlarını tavsiye ediyorum çünkü düşük bütçelerle hızlıca yüksek geri dönüşler alabilirsiniz ama belli bir zaman sonra Google’a da reklam vermeniz gerekmektedir. 

Buraya kadar aslında çoğu şeyi insanlar yapıyor ama yapılan işlerin ölçümlenmesine yani analiz edilmesine gereken özen gösterilmiyor. Web sayfasına hangi kanaldan trafik gelmiş, hangi yazı daha fazla okunmuş, hangi reklam daha fazla geri dönüş sağlamış gibi şeylere belli zamanlarda bakmak, buna göre paylaşım ve reklam stratejinizi geliştirmek olmazsa olmazlardandır.

E-posta Gönderimi

Web sayfanıza koyduğunuz e-bülten formu ile insanların e-posta adresini alırsanız onlarla belli zamanlarda yazılarınızı paylaşabilirsiniz. Genelde e-bülten formlarında çok bilgi almak gibi bir hata yapılmaktadır ama sadece e-posta adresinin alınması yeterli olacaktır. Sadece e-posta adresi almak yetersiz diyorsanız en fazla ad soyad bilgisini almanızı tavsiye ederim. KVKK gereği artık izinli pazarlama dışında insanlara mesaj göndermenin çok büyük cezaları vardır bu yüzden insanların izni olmadan onlara e-posta göndermemenizi tavsiye ederim. Bu arada KVKK olsun olmasın zaten sizden mesaj almak istemeyen birisine mesaj göndermenin bir geri dönüşü olmayacaktır. 

Özetlersek sizlere yukarıda kısaca dijital kimliği nasıl oluşturmanız gerektiği hakkında uygulanabilir bilgiler vermeye çalıştım. Bu yazdıklarımın dışında aslında yapılacak çok daha fazla şeyler var ama ben size kısa, basit ve anlaşılır tavsiyeler vermeye çalıştım. Bu yazdıklarımı yapmaya ve uygulamaya başlamanız bile size çok büyük katkı sağlayacaktır. Bende ilk başta ufak ufak başladım, bu mecraları anlayıp hedef kitlemi tanıdıkça daha verimli sonuçlar alacak işler yaptım. Burada önemli olan iki şey var, ilki korkmamak ikincisi ise değişime hep adapte olmak. Genelde küçük firma sahipleri ve şahıslar teknolojiden fazlasıyla çekiniyor, acaba yapabilir miyim diyor ama korkunun ecele faydası yok, siz yeter ki isteyin bunların hepsini yaparsınız. Bu arada bu teknolojiler yerinde saymıyor, hep gelişiyor bu yüzden bunları yakın takip etmeniz ve bu değişime ayak uydurmanız gerekiyor. İşler iyice büyüdüğünde belki dijital ile alakalı işlerinizi profesyonel bir ajansa bırakacaksınız ama artık neyin ne olduğunu iyi bildiğinizden o firmadan ne istediğinizi ve beklentilerinizi net bir şekilde aktarabilecek, firmanın sizin için gereken şeyleri yapıp yapamadığını daha rahat analiz edebileceksiniz. Peki bu dijital kanala verdiğim bu kadar emek, buralarda harcadığım zaman için değdi mi diye soracak olursanız, buna %100 değdi derim. Sattığım eğitimlerin ve sunduğum hizmetlerin kitleler tarafından artık daha fazla görünür olmasını sağlıyor, satış aşamasında fazla zorlanmıyorum. Zaten senelerdir dijitalde olmam dolayısıyla bir kimliğim oluştuğundan insanlar benim adımı araştırdıklarında zaten bu konularda yüzlerce farklı firmaya hizmet verdiğimi görüyor bu da potansiyel alıcılara güven veriyor. Bitirmeden önce şu noktanın altını da çizmemiz lazım, dijitalin gücünden fazlasıyla yararlanmak önemli ama geleneksel pazarlama kanallarını da kullanmaya devam etmek çok önemlidir. Dijital dönüşüm çağındayız diye sonuçları kanıtlanmış onlarca offline pazarlama kanalını da es geçmemek lazım. Ben her zaman hem dijital hem geleneksel pazarlama yöntemlerini birleştirip o şekilde ilerlemeyi tavsiye ederim. 

Umarım yazdıklarım sizin için bir kılavuz olur ve hemen şimdi aksiyon almanızı sağlar. Burada yazdıklarımla alakalı bana herhangi bir şey danışmak isterseniz beni nereden, nasıl bulacağınızı biliyorsunuz. 

Sevgiler

Murat Erdör

bilgi@muraterdor.com

Bu yazı Ceres Yayınevi tarafından yayınlanan “Yeni Normalde Satışın Şifreleri: Corona Sonrası Satış Dünyasının Değişen Dinamikleri” adlı ücretsiz e-kitapta yer almıştır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here