Murat Erdör

Futbolun Eski Tadı Kaldı mı?

Sevgili Dostlar,

Sürekli bu mailleri takip edenler bilir, her hafta 2000’lerin başında başımdan geçen hikayeleri paylaşıp günümüzdeki değişimlerden bahsediyorum. En son nerede kalmıştık derseniz bu maili tekrardan paylaşayım ve kaldığımız yerden devam edelim.

Aylar ayları kovalıyor, ülke olarak hepimiz Dünya Kupası maçlarını bekliyorduk. 1954 yılından beri bu organizasyona katılma şansını elde edemeyen futbol milli takımının ne yapacağı merakla bekleniyordu. Japonya ve Güney Kore’nin ev sahipliğinde düzenlenen bu futbol şöleninde dönemin teknik direktörü Şenol Güneş bazı kesimler tarafından manasızca eleştiriliyordu. Kötü maç oynandıysa tercihleri, iyi maç oynadıysa kıyafetleri ve saç stili tartışılıyor, futboldan çok başka şeyler konuşuluyordu.

O dönemde Türk futbolunda imkansız denen şeyler yaşanıyor, önce Galatasaray 2000 senesinde UEFA Kupasını kazanıyor, arkasından bir Türk (Fatih Terim) İtalya’da Fiorentina ve Milan takımlarında teknik direktör oluyor, 80’li yıllardaki meşhur “hakem kurbanı olduk” lafı hiç kullanılmıyordu. Gene o dönemde birçok Türk futbolcu yurtdışındaki kulüplere transfer olmaya başlamış ve bununla alakalı haberler gündemde çok yer almıştı.

Dünya Kupası Brezilya maçı ile başlıyor, acaba fark mı yeriz derken tam tersi oyuna hükmeden taraf oluyor, şanssız gollerle maçı 2-1 kaybediyorduk. Hiç unutmuyorum maç öğlen saatlerine denk geldiğinden bende Leventte bir cafede maçın bir bölümünü izlemiş, Hasan Şaş’ın attığı golle 1-0 öne geçtiğimizde cafe’de iki  saniye süren ama sanki yıllar geçmiş gibi gelen bir sessizlik olmuştu. İnanamamış, sonra da çılgınlar gibi sevinmiştik. Öğlen yemek arası malum kısıtlı olduğundan ofise geri dönmüş, maçın kalan bölümlerini de anlık izleyebileceğimiz bir yer olmadığından akşam evde banttan izlemiştik. Seneler sonra o golü attığında çok sakin bir sevinç gösterisi yapan Hasan Şaş’a neden deliler gibi sevinmediği sorulduğunda o golü attığına inanamadığını, hatta ne olduğunu anlayamadığını, o yüzden sevinmekle sevinmemek arasında gidip geldiğini söylemişti.

Tek tek bir çok takımı eledikten sonra yarı finalde Brezilya ile gene karşılaşmış, bizde çalıştığımız kurumun salonuna getirilen sehpanın üzerine konan TV’den maçı izlemiştik. En önde genel müdürümüz ve yöneticilerimiz, arkada bizler maçı heyecanla izlemiş ama alınan mağlubiyet sonrası üzülerek çalışmaya geri dönmüştük. Takım o dünya kupasında 3. olmuş, Şenol Güneş ve öğrencileri bütün dünyanın radarına girmişti. Hatta o dönemin süper golcüsü Hakan Şükür dünya kupa tarihin en hızlı (11. saniye)  golünü atmış ve bu anlamda tarihe geçip futbolseverlerin gönlünde taht kurmuştu. Türk futbol tarihinde alınmış en büyük başarılardan birisi olmasına rağmen ne hikmetse Şenol hoca bir türlü bir kesimin gözüne girememişti.

O günden bugüne ne değişti, ne değişmedi derseniz?

Kısacası değişim kendisini futbolda da gösterdi, hayat 20 sene öncesine göre daha farklı yaşanmaya başlandı.

Sizde değişen bu dünyada kişisel gelişiminize, kariyer planlamanıza, dijital dönüşüme, lifestyle ve girişimcilik konularını önemsiyor, farklı disiplinlerden gelen insanlarla tanışmanın sizin için faydalı olacağına inanıyorsanız sizi de Ready For Change platformuna bekliyoruz.

Lütfen sizde bu platformu deneyimleyin eminim ayrılmak istemeyeceksiniz.

Güzel bir hafta olması dileğiyle
Sevgiler
Murat Erdör
Exit mobile version